Çarpıklıkları ve asimetrileriyle bilinen bu maskeler, güneybatı Alaska’daki en eski sanat türlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Alaska’nın güneybatısında yaşayan Yup’ik halkına ait maskeler, yüzyıllar boyunca şamanların rüyalarında gördüğü ruhları tasvir eden sanat eserleri olarak biliniyor. Ancak bu etkileyici gelenek, 18. yüzyılın sonlarında Hıristiyan misyonerlerin baskıları nedeniyle neredeyse tamamen yok oldu.
Yup’ik Maskeleri Nedir?
Yup’ik maskeleri, sahil boyunca bulunan ladin ağaçlarının dallarından oyulmuş, doğal lifler ve renk pigmentleri ile süslenmiş ahşap maskeleriydi. Kimisi 15 santimetre kadar küçük, kimisi ise 1.2 metreye kadar büyük olabilen bu maskeler, hem dini hem de toplumsal törenlerde kullanılıyordu. Maskelere deniz ördeklerinin tüyleri, ham deri, balina bıyığı ya da insan ve ren geyiği kılları eklenerek hareket kabiliyeti kazandırılıyordu.
Ruhların Yüzü: Şamanların Rüya Görselleri
Yup’ik kültüründe maskeler, şamanların dünyaya dair mistik yorumlarının bir parçasıydı. Bir şaman, gördüğü vizyonları anlatmak için usta bir oyma ustasına maske yaptırıyordu. Her maske benzersizdi ve belirli bir ruhu temsil ediyordu.
(İlgili: Agamemnon’un Altın Maskesi Nedir?)
İnsan yüzüne benzeyen ancak kasıtlı olarak bozulmuş formlar, mitolojik varlıkları betimlemek için kullanılıyordu. Yüzlerdeki ağız ifadeleri ise cinsiyeti simgeliyordu; yukarı dönük ağız erkek ruhları, aşağı dönük ağız ise dişi ruhları temsil ediyordu.
Yup’ik maskelerine ilişkin ilk tarihi referans, 1764 ile 1766 yılları arasında yazılmış bir Rus gezginin günlüğündeydi ve bu günlükte adam, Yup’ikleri maskeler takarken çıplak bir şekilde dans ederken tasvir etmişti.
Yok Edilen Bir Sanat: Misyonerlerin Müdahalesi
İlk olarak 1764-1766 yıllarında Rus gezginlerin günlüklerinde bahsedilen Yup’ik maskeleri, 18. yüzyılın sonlarında Rus Ortodoks misyonerlerinin hedefi haline geldi. Hıristiyanlık yayılmaya başladıkça, misyonerler bu maskeleri “büyü ve putperestlik” ile ilişkilendirerek yok etmeye çalıştı. Pek çok maske yakıldı ya da gömüldü. Ancak bazıları, 1877 yılından itibaren Amerikalı doğa bilimci Edward W. Nelson tarafından toplanarak Avrupa ve Kuzey Amerika’daki müzelere götürüldü.
Maskelerin Kökeni ve Yeniden Doğuşu
Yup’ik maskelerinin tam olarak ne kadar eski olduğu bilinmese de, 16. yüzyıla tarihlenen örnekler Quinhagak köyündeki kazılarda ortaya çıkarıldı. Törenlerden sonra maskelerin yakılması ya da tundraya bırakılması geleneği nedeniyle arkeolojik bulgular oldukça sınırlı.
Günümüzde, Yup’ik halkının kültürel mirasını geri kazanma çabaları sayesinde bu gelenek yeniden canlanıyor. Modern Yup’ik sanatçılar, kaybolan maskelerini yeniden üretirken, topluluklar da prekolonyal ritüellerini tekrar canlandırıyor. Yüzyıllar boyunca susturulan bu sanatsal ifade biçimi, artık Yup’ik halkı için yeniden bir kimlik ve kültürel direniş sembolü haline geliyor.
You must be logged in to post a comment Login