Çin’de bulunan 6.4 milyon yıllık üç fosil, bu maymunların bölgedeki bazı modern maymunların muhtemel atası olduğunu gösteriyor.
Çin’in Yunnan eyaletinin güneydoğusundaki bir linyit madeninde bulunan ve 6.4 milyon yıl yaşında olan üç fosil, uluslararası araştırmacılardan oluşan bir ekibe göre, kuyruklu maymunların Asya’da kuyruksuz maymunlarla aynı zaman diliminde var olduğunu ve bölgedeki bazı modern maymunların muhtemel atası olduğunu gösteriyor.
Pennsylvania Eyalet Üniversitesi Evan Pugh Antropoloji Profesörü Nina G. Jablonski, “Bu çok önemli, çünkü fosiller, Afrika dışındaki en eski maymun fosillerinden bazıları olma özelliğini gösteriyor.” diyor.
(Dik Yürüyen 11 Milyon Yıllık Maymun Fosili Bulundu)
“Bunlar, Doğu Asya’da günümüzde yaşayan maymunların çoğunun asıl atasına ait olabilir; öyle değilse bile, bu maymunların atasıyla yakın bir akrabalık ilişkisi var. Paleontolojinin bakış açısıyla fark ettiğimiz ilginç noktalardan biri ise şu: Fosillerini bulduğumuz kuyruklu maymunlar, Asya’nın eski kuyruksuz maymunlarıyla aynı yerde ve aynı zaman diliminde varlıklarını sürdürmüş.”
Araştırmacılar, daha önce de birçok fosilin bulunduğu Shuitangba linyit madeninde gün ışığına çıkarılan fosiller üzerinde çalıştılar.
Journal of Human Evolution adlı derginin son sayısında araştırmacılar, “alt çene kemiği ve proksimal femur kemiğinin muhtemelen aynı bireye ait olduğunu” söylüyor. Ayrıca, Selanik Aristoteles Üniversitesi’nden Dionisios Youlatos, dergideki bir başka akademik makalede, diğerlerinin biraz daha aşağısında açığa çıkarılan sol kalkaneusun (topuk kemiği), Mesopithecus pentelicus adlı aynı maymun türüne ait olduğunu bildiriyor.
“Kalkaneus bizim için oldukça önemli, çünkü maymunun hem yerde hem de ağaçlarda çevik ve güçlü bir şekilde hareket edecek şekilde mükemmel bir adaptasyon geliştirdiğini gösteriyor.” diyor Jablonski. “Bu hareket becerikliliği, hiç şüphesiz, maymunların Avrupa’dan Asya’ya ormanlık koridorlar boyunca yayılmasına katkı sağlamıştı.”
Araştırmacılara göre alt çene kemiği ve bacak kemiğinin üst kısmı, bireyin cinsiyetinin dişi olduğuna işaret ediyor. Hem ağaçlarda hem de karada gezinebilmeleri göz önüne alındığında, bu maymunların “on parmağında on marifet” olduğu düşünülüyor. Fosillere ait dişler, kuyruksuz maymunlar daha çok meyveyle beslenirken bu maymunların çok çeşitli bitkiler, meyveler ve çiçeklerle beslendiğini gösteriyor.
“Bu maymun hakkında asıl büyüleyici olan ve moleküler antropoloji sayesinde anladığımız şey ise tıpkı diğer Eski Dünya maymunları gibi bu maymunların da selülozu fermente edebilme özelliğine sahip olması.” diyor Jablonski. “İneklerdekine benzeyen bir bağırsağı var.”
Bu maymunlar oldukça başarılılar çünkü selüloz bakımından zengin düşük kaliteli besinleri yiyor ve bu besinleri fermente ederek ihtiyaçları olan enerjiyi elde ediyorlar, daha sonra ise fermente işlemi dolayısıyla bakteriler sayesinde açığa çıkan yağ asitlerini kullanıyorlar. Buna benzer bir yol, inekler, geyikler ve keçiler gibi geviş getiren hayvanlar tarafından da kullanılıyor.
“Kuyruklu maymunlar ve kuyruksuz maymunlar, temelde farklı şeyler yiyorlardı.” diyor Jablonski. “Kuyruklu maymunlar yapraklar, tohumlar ve hatta zorunda kaldıklarında kart yaprakları bile yerken kuyruksuz maymunlar meyveler, çiçekler ve sindirimi kolay şeyler yer. Bu farklı sindirim sayesinde, vücutlarının ihtiyaç duyduğu suyu bitkilerden aldıklarından, ayrıca su içmek zorunda kalmazlar.”
Bu maymunlar su kaynakları yakınlarında yaşamak zorunda değiller ve iklimde meydana gelen büyük değişiklik dönemleri boyunca hayatta kalabilirler.
“Bu maymunlar, Yunanistan’da aynı zaman aralığında bulunanlarla aynı.” diyor Jablonski. “Orta Avrupa’daki bir merkezden başlayarak yayıldıklarını ve bunu epey hızlı bir şekilde yaptıklarını varsayıyoruz. Bir hayvanın on binlerce kilometre boyunca ormanları ve ağaçlıkları aşarak yayılmasının ne kadar sürdüğünü düşündüğünüzde bunun oldukça etkileyici olduğunu anlıyorsunuz.”
Bu türün Doğu Avrupa’da ortaya çıkmış ve oradan farklı yerlere hareket etmiş olduğuna dair kanıtlar olsa da araştırmacılar, kesin dağılımın bilinmezliğini koruduğunu söylüyor; araştırmacılara göre evrimsel açıdan bakıldığında yayılmanın hızlı meydana geldiği bir gerçek. Miyosen Devri sonlarında bu maymunlar Doğu Avrupa’dan dışarı çıkarken kuyruksuz maymunların soyu, Afrika ve Güneydoğu Asya’nın bazı kısımları hariç her yerde tükenmeye yaklaşmıştı ya da tükeniyordu. “Geç Miyosen, büyük iklim değişikliklerinin devriydi,” diyor Jablonski. “Bu alanda elde ettiğimiz şey, Miyosen Devri sonunun son kuyruksuz maymunlardan biri ve kuyruklu maymunların yer aldığı yeni düzen ile tamamlanan enstantane bir fotoğrafı. Bu, primat evriminde yer alan ilginç bir durum çünkü farklı ve değişen çevrelerde çok yönlülüğün ve uyum sağlamanın değerini ispatlıyor. Bu durum gösteriyor ki adaptasyon yeteneği yüksek bir tür yola çıktığında başarı sağlayabilir ve diğer birçok türün atasal soyu haline gelebilir.”
Pennsylvania State University. 8 Ekim 2020.
Makale: Jablonski, N. G., Ji, X., Kelley, J., Flynn, L. J., Deng, C., & Su, D. F. (2020). Mesopithecus pentelicus from Zhaotong, China, the easternmost representative of a widespread Miocene cercopithecoid species. Journal of Human Evolution, 146, 102851.
You must be logged in to post a comment Login