Küreselleşme, göç, iklim değişikliği ve savaş… Ulus-devletler şu anda pek çok cepheden yoğun baskı altında.

Dünyada devletlerin ilk ortaya çıkışını tetikleyen dinamikleri anlamak, bugün yaşananları açıklamaya da yardım edebilir.
İnsan türü evrimleştikten sonra uzun süre, sözlü kültüre dayalı, çoğunlukla küçük ölçekli ve eşitlikçi toplumlarda yaşadık. Her şey, Holosen’in başlangıcıyla birlikte değişmeye başladı: İklimsel, toplumsal ve teknolojik bir dizi dönüşüm, yaklaşık 5.000 yıl önce ilk devletlerin ortaya çıkmasına yol açtı.
Bilinen en erken devlet Mezopotamya’daydı, onu Mısır, İndus Vadisi, Çin ve Mezoamerika izledi. Uzun süre hâkim olan görüş, bu geniş ölçekli insan toplumlarının ortaya çıkışındaki itici gücün tarımın icadı olduğu yönündeydi. Ancak tarımın yayılması (yaklaşık 9.000 yıl önce) ile en erken devletlerin kurulması arasında 4.000 yıllık bir boşluk var. Bu da bu bağı sorgulanır hale getiriyor.
Bir teoriye göre, devletlerin doğuşunu tetikleyen şey, tarımın yoğunlaşmasıydı. Gübreleme ve sulamanın kullanılmasıyla, elitlerin devletleri kurmak ve sürdürmek için kullanabileceği bir artı ürün ortaya çıktı.
(İlgili: Devletleri Verimli Araziler Değil, Tahılın Benimsenmesi Yarattı)
Buna karşın, antropolog James Scott tarafından ilk kez öne sürülen alternatif bir görüş giderek daha fazla kabul görüyor. Bu yaklaşıma göre devletler, “genel olarak tarımdan” değil; neredeyse daima tahıl üreten toplumlarda ortaya çıktı.
Buğday, arpa, pirinç ve mısır gibi tahıllar yerin üstünde büyür, öngörülebilir bir zamanda olgunlaşır ve ürettikleri taneler kolayca depolanabilir. Scott’a göre bu özellikler, tahılları, devlet oluşumunu besleyen vergi sistemleri için mükemmel hale getiriyordu.
Scott’un anlatısına göre, mafya tarzı “koruma” şebekeleri, insanları tahıl üretmeye zorladı. Böylece buradan vergi toplanıyor ve daha fazla sömürü için kullanılıyordu. Scott, bu tür koruma şebekelerinin fiilen ilk devletler olduğunu öne sürüyor.
Bu arada yazı icat edilip bu vergilerin kaydını tutacak bir bilgi sistemi olarak benimsendi. Devletler bir kez ortaya çıktı mı, yazı bu toplumların yapı ve kurumları üzerinde muazzam bir etki yarattı. Çok küçük elitlerce kontrol edilen devletler, aşırı hiyerarşileri sürdürmek için kurumlar ve yasalar inşa etmekte yazıdan yararlandı.
Yeni bir araştırmada Christopher Opie ve Quentin Douglas Atkinson, bu fikirleri test etmek için, dünya çapında yüzlerce toplumdan gelen verileri, bu toplumlar arasındaki soy ilişkilerini temsil eden küresel bir dil aile ağacıyla birleştirdi. Daha sonra matematiksel bir model kullanarak, devlet olma sürecinin ve olası itici güçlerinin bu ağacın dalları boyunca nasıl evrimleştiğine dair iddiaları değerlendirdiler.
Araştırmacılar, “Sonuçlarımız, gübreleme ve sulamaya dayalı yoğun tarımın, devlet oluşumunun nedeni olduğu kadar sonucu da olabileceğini gösteriyor. Öte yandan tahıl tarımı, tutarlı biçimde, onu takiben gelen devlet oluşumu ve vergi kabulünü öngörüyordu” diyor.
Araştırmacılar ayrıca tahıl dışı tarım ile devlet oluşumu arasında da güçlü bir korelasyon buldu. Ancak sebzeler, meyveler, kökler ve yumrular gibi vergilendirilmesi zor ürünler, devletler oluşurken edinilmekten ziyade kaybedilmeye daha yatkındı. Bu da, ortaya çıkan devletlerin tahılları, vergilendirme potansiyelleri nedeniyle diğer tarım biçimlerine tercih ettiği fikriyle uyumlu.
Geçmişin derinliklerindeki karmaşık toplumsal değişimler hakkında nedensel iddiaları test etmeye çalışmak doğası gereği belirsiz. Ancak yeni araştırmanın sonuçları, Scott’un teorisini destekleyen yeni kanıtlar sunuyor: Tahıl tarımı devlet oluşumunu besledi ve vergileri kaydetmek için icat edilip benimsenen yazı, ardından devletler tarafından, çok hiyerarşik bir hukuk ve toplumsal yapı sistemi üzerinden kendilerini sürdürmek için kullanıldı.

Modern devlet için dersler
Bulgular, toplumsal sistemler ile bilgi biçimleri arasındaki daha geniş bağlantıyı da vurguluyor.
“Yazının ilk ortaya çıkışından uzun zaman sonra, Ortaçağ Avrupa’sında matbaanın icadı, onu izleyen bir dizi toplumsal değişimin ayrılmaz bir parçası olarak görülür. Çok daha fazla insan okuryazar hale geldikçe, bilginin yayılması hem daha kolay hem de daha ucuz oldu.”
“Buna bağlı olarak, 19. yüzyılın sonlarında İngiltere ve birçok ülkede zorunlu hale gelen kitlesel eğitim, kimi zaman genel oy hakkının yükselişi ve demokrasinin başlangıcıyla ilişkilendirilir.”
“Toplumların bilgi sistemlerindeki bu değişim, devletin işleyişi üzerinde açıkça derin bir etki yarattı. Ancak yazı, her zaman küçük bir elit tarafından kontrol edilen bir sistem oldu. Birçok ülkede kitlesel okuryazarlığın ortaya çıkmasından sonra bile, yayınevleri (devlet kuralları içinde) neyi, nasıl okuduğumuz üzerinde kontrol ve etki sahibi oldu.”
“Bu durum, modern ulus-devletlerin istikrarsızlaşmasına dair mevcut kaygıları anlamamıza yardım ediyor. Dijital teknolojiler ve yapay zekâ, bilgiyi üretme, saklama ve yayma biçimlerimizi altüst ediyor; küreselleşme ve kripto paralar, vergi sistemlerimizi sarsıyor; tarımsal üretimimiz ise iklim değişikliği nedeniyle baskı altında.”
Dünyalar kadar farklı görünebilir; ama devletlerin bugün karşı karşıya olduğu sorunlar ve seçimler, en erken devletlerin ortaya çıktığı o ilk dönemden beri, binlerce yıldır farklı biçimler altında sahneleniyor.
The Conversation. Christopher Opie & Quentin Douglas Atkinson. 25 Kasım 2025.
Makale: Opie, C., Atkinson, Q.D. (2025). State formation across cultures and the role of grain, intensive agriculture, taxation and writing. Nat Hum Behav.
You must be logged in to post a comment Login