Keops Piramidi’nin Nasıl İnşa Edildiğine Dair Yeni Bir Teori

Keops Piramidi’nin odaları ve geçitleri, düşünüldüğü gibi mezar değil, dev bir inşa makinesinin parçaları olabilir.

Gize’deki Büyük Piramit. C: Wikimedia Commons

Yaklaşık 4.500 yıldır Gize’deki Büyük Piramit insan zekâsının önemli bir anıtı olarak ayakta duruyor. Ancak onun nasıl inşa edildiği tarihin en büyük bilmecelerinden biri olmaya devam etti. Antik Mısırlılar, gelişmiş teknoloji olmadan, bazıları 60 tona varan yaklaşık 2,3 milyon taş bloğu 140 metrenin üzerine nasıl kaldırabildi?

Dışarıda, blokların sürüklendiği dev rampalar kullanıldığına dair geleneksel teoriler uzun süredir fiziksel ve lojistik sorunlarla karşı karşıya. Şimdi Simon Andreas Scheuring tarafından npj Heritage Science’ta yayımlanan yeni bir çalışma, tarih kitaplarını yeniden yazdırabilecek kökten farklı bir açıklama öneriyor.

On yıllar boyunca piramit yapımının popüler imgesi, binlerce işçinin kerpiç rampalar üzerinde kızağa konmuş blokları sonsuz gibi görünen yokuşlara çekmesi oldu. Ancak Scheuring, bu modellerin neden sorunlu olduğunu ayrıntılarıyla ortaya koyuyor.

(İlgili: Antik Mısırlılar Gerçekten Piramitlere Tuzak mı Kurdu?)

İlk olarak, fizik bu modellere karşı işliyor. Bir rampada ağır bir bloğu yukarı çekmek, iki kuvvetin üstesinden gelmeyi gerektirir: yerçekimi (bloğu aşağı çeker) ve sürtünme (kızak ile rampa arasındaki direnç). İşin yönetilebilir olabilmesi için rampanın eğimi yüzde 10 civarında, hatta daha az olmalı. Bu da piramidin tepesine ulaşan bir rampanın olağanüstü uzun (1,5 kilometreye kadar) olması gerektiği anlamına gelir. Çalışmaya göre böyle bir rampanın hacmi, piramidin hacminin katbekat üzerine çıkardı ve bu tür bir yapıya ait arkeolojik kalıntı da bulunmuş değil.

Piramidin etrafında yer kazanmak için spiral dönen rampa teorileri de kendi sorunlarını barındırır. Genellikle daha dik oldukları için işletmesi daha zor; ayrıca blokların dönmesi gereken dar köşeler var. Scheuring’in açıkladığı tek sıra spiral rampa modellerinde, iş birimleri çoğunlukla boşta bekler; bu koşullar altında, piramidin Khufu’nun 20–23 yıllık hükümdarlığı sırasında inşa edilmiş olması için gerekli görülen, yaklaşık her 1 dakikada bir blok yerleştirme hızına ulaşmak pek olası görünmez.

Büyük Piramidin iç yapısının genel düzeni ve Büyük Galeri ve Yükselen Geçit özelliklerine sahip kaydırma rampasından aşağı kayan bir karşı ağırlığın fiziği. C: S.A. Scheuring 2025

Radikal Öneri: Kaydırma rampaları ve bir makara düzeneği

Bu zorluklar karşısında Scheuring, tamamen yeni bir model öneriyor. Teori, dışarıda inşa rampaları gerektirmiyor. Bunun yerine, bugün hâlâ ziyaret edebildiğimiz piramidin iç geçitlerinin asıl rampalar olduğunu ve Ön Oda’nın (Antechamber) gizeminin bir güvenlik sistemi değil, basit ama güçlü bir makine olduğuna işaret ediyor.

Çalışma üç ana yapıya odaklanıyor: Yükselen Geçit (Ascending Passage), Büyük Galeri (Grand Gallery) ve İnen Geçit (Descending Passage). Scheuring, Yükselen Geçit ile Büyük Galeri’nin aynı doğrultuda, aynı genişlikte ve yaklaşık 26,5 derece ile tam aynı eğime sahip olduğunu fark etti.

Bu geçitlerin insanların yürüyerek geçmesi için değil, karşı ağırlıklar için kaydırma rampaları olarak tasarlandığını öne sürüyor. Bu fikre göre, ağır granit bloklarla yüklenmiş ahşap kızaklar (karşı ağırlıklar) bu rampalardan aşağı kayacaktı. Fizik açıktır: 26,5 derecelik bir eğimde aşağı kayan bir ağırlık önemli bir kuvvet üretir. Çalışmanın hesaplarına göre bu kuvvet, bir halatı çekmeye ve başka bir nesneyi yukarı kaldırmaya yetecek düzeyde. Geleneksel rampalarda düşman olan sürtünme, burada doğal bir fren olarak yararlı.

Makara benzeri sistemin gelişimi, Yatay Geçit’teki bloklar arasındaki çapraz şekilli eklemleri açıklar (şematik, basitleştirilmiş ve ölçekli çizilmemiştir). C: S.A. Scheuring 2025

Sistemin Kalbi: Bir Makara Makinesi Olarak Ön Oda

Teorinin en yenilikçi kısmı, Kral Odası’nın hemen önündeki küçük granit oda olan ve geleneksel olarak bir hendek sistemi (geçidi engellemek için alçaltılmış taş kapılar) olarak görülen Ön Oda’nın yeniden yorumlanması.

Scheuring, bu atfın sorunlu olduğunu savunuyor. Üç granit levhadan oluşan sistemin, kararlı hırsızları durdurmada etkisiz kalacağını—üzerlerinden tırmanılabileceğini—belirtiyor. Dahası, firavunun ölümünü yıllarca beklerken levhaları yukarıda tutmak hem pratik değil hem de riskli olurdu.

Scheuring bunun yerine, Ön Oda’nın makaramsı bir sistem olduğunu öne sürüyor. Bu iddiayı desteklemek için birçok kanıt sunuyor:

Halat oyukları: Ön Oda’nın güney duvarında, çapı yaklaşık 10 cm olan dört derin oyuk bulunuyor. Bunlar levhaları indirme kılavuzları olarak yorumlanmış olsa da, sayıları ve sağlamlıkları, aşırı ağır yükleri taşımak için yoğun bir şekilde kullanıldıklarına işaret ediyor.

Ahşap kütükler: Yapıda, duvarlarda yarım daire biçimli yuvalar var; buralara cilalı ahşap tomruklar yerleştirilmiş olmalı. Scheuring, halatların bu kütüklerin üzerinden dolanarak geçirildiğini öne sürüyor—modern döner makaralar gibi değil, iyi yağlanmış ahşap üzerinde kaydırılarak.

“Granit Yaprak”: Çıkıntılı, iki parçalı bu ilginç elemanın bir portcullis içinde açık bir işlevi yok. Yeni modelde ise halatların uçlarını sabitlemek veya sistemi sıfırlarken geçici kilitlemek için hizmet etmiş olabilir.

İşçilik kalitesi: Ön Oda’daki duvarcılık dikkat çekici derecede kaba—önceki arkeologlara göre ustaların burada iyi çalışamadığının bir göstergesi. Scheuring, bunun törensel bir mimari unsur değil, işlevsel bir iş aleti olduğuna işaret ettiğini savunuyor.

Gömme döşeme: Ön Oda’nın zemini, sonradan düzensiz biçimde bir oyuk içine yerleştirilmiş granit levhalardan oluşur. Model açısından bu kritik; çünkü Ön Oda’nın altında açık bir şaft—blokların yükseltildiği bir “kuyu”—bulunduğunu düşündürüyor.

Çevresel kasnak benzeri sistem yapısı, kurs yüksekliği-bozunma bölmelerini, piramit yüz içbükeyliğini ve piramit yüzlerindeki merkezi oluğu açıklar. C: S.A. Scheuring 2025

Hepsi Birlikte Nasıl Çalışıyordu?

Önerilen sistem şöyle işlemiş olmalı: Granit, bir karşı ağırlık yüklü kızak, Büyük Galeri ve Yükselen Geçit boyunca aşağı doğru serbest bırakılıyordu. Oluşan kuvvet, Ön Oda’daki ahşap kütüklerin üzerinden geçirilen halatları çekiyor (makara düzeni) ve böylece Ön Oda’nın altındaki düşey şafttan bir taş bloğu yukarı kaldırıyordu. Blok ardından yerine oturtulabiliyordu.

Scheuring, sistemin “farklı viteslerde” çalışabileceğini dahi öne sürüyor. Halatların birden fazla kütüğün üzerinden döndürülmesiyle kuvvet çarpan etkisi elde edilip Kral Odası’nın 60 tonluk en ağır bloklarının kaldırılması mümkün olabilirdi—karşılığında çok daha uzun halat boylarının çekilmesi gerekirdi.

Bu kuramın en büyük güçlü yanlarından biri, şimdiye dek tatmin edici açıklaması olmayan bazı piramit özelliklerini tutarlı biçimde açıklayabilmesi.

Yeni keşfedilen “boşluklar”: Çalışma, ScanPyramids tarafından Büyük Galeri’nin üstünde tespit edilen “Büyük Boşluk”un, inşanın son aşamalarında kullanılan üstteki başka bir kaydırma rampası olabileceğini öne sürüyor. Yakın zamanda kuzey cephede keşfedilen koridor ise, çevresel makara sistemleri arasında bir bağlantı platformu olarak yorumlanıyor.

Düzensiz duvar işçiliği: Yatay Geçitteki haç biçimli derzler ya da Yükselen Geçitteki düşey “kemer/kuşaklar” gibi alışılmadık duvar örgüsü desenleri, inşa sırasında bu rampa–makara sistemlerinin kurulum ve işletim izleri olarak açıklanıyor.

Sıra yüksekliklerindeki değişim: Piramidin taş sıraları tekdüze değil; yükseldikçe yükseklikleri “basamaklar” ya da “segmentler” halinde azalıyor. Modele göre bu segmentlerin her biri, İnen Geçit gibi bir elemanı kullanan çevresel makara sisteminin çalışma bölgesine karşılık geliyor.

Yüzeylerin içbükeyliği ve merkezi oluk: Piramidin yüzeyleri tam düz değil; hafifçe içbükey ve ortada gözle görülür bir oluk var. Scheuring’e göre bu, inşa sürecinin kalıntısı. Makara sistemlerinin düşey erişim ihtiyacı başlangıçta yüzeyi içbükey bırakmıştı. Her bölüm tamamlandıkça bu içbükeylik kenarlardan merkeze doğru kapatılmış, geride yalnızca oluk kalmış ve bu da kaplanmıştı. Bu “kapatma” işleminin kusurları, bugün gördüğümüz düzensizlikleri açıklar.

Scheuring’in çalışması, yalnızca blokların nasıl taşındığına dair bir kuram sunmakla kalmıyor; tüm inşa dizisine ilişkin bütüncül ve yeni bir model de ortaya koyuyor. Piramidin alttan üste katman katman değil; iç makara sistemleriyle inşa edilen merkezi bir çekirdekten ve yüzeylerdeki makara sistemleriyle (örneğin İnen Geçit gibi rampalarla beslenen) inşa edilen çevresel bir mantodan eşgüdümlü biçimde büyüdüğünü öne sürüyor.

Yazar, önerisinin ne denli radikal olduğunun farkında; ancak bunu mevcut yapının ayrıntılı analiziyle destekliyor. “Özetle, burada sunulan model, kavramsal bakımdan önceki önerilerden önemli biçimlerde ayrışıyor” diye yazıyor Scheuring. Ve şu sonuca varıyor: “Bu argümanları izleyerek, Gize Büyük Piramidi’nin önerdiğim şekilde ya da buna benzer bir şekilde inşa edilmiş olması olası.”

Bu teori kabul görürse, Büyük Piramit’e dair kadim bilmeceler çözülebilir ve antik Mısır’ın mühendislik kapasitesine dair anlayışımız dönüşebilir—zira görünürde en büyük mezar olan yapının içinde, aslında onu inşa eden makinenin bizzat kendisi gizli olabilir.


Makale: Scheuring, S.A. (2025). Construction of the Great Pyramid with pulley-like systems using counter-weights on sliding-ramps. npj Herit. Sci. 13, 473.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login