Karahantepe’de, kamusal yapıların aksine gündelik yaşamın sürdürüldüğü, 12.000 yıl öncesine tarihlenen 30’dan fazla kulübe ortaya çıkarıldı.
Şanlıurfa’daki Taş Tepeler Projesi kapsamında sürdürülen Karahantepe kazılarında, Neolitik Çağ insanlarının günlük yaşamlarını sürdürdükleri 30’dan fazla kulübe gün yüzüne çıkarıldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras” programıyla ivme kazanan çalışmalar, yerleşimin yalnızca anıtsal ve kamusal yapılardan ibaret olmadığını; merkezdeki bir kamusal birimi çepeçevre saran, bitişik düzende planlanmış konutlarla birlikte “mahalli” bir örgütlenmeye sahip olduğunu gösteriyor.
(İlgili: Karahantepe’de İlk Defa İnsan Yüzlü Dikilitaş Bulundu)
Kazı başkanı Prof. Dr. Necmi Karul’un aktardığına göre açığa çıkarılan alan, merkezde yer alan bir kamusal yapının çevresine inşa edilmiş çok sayıda kulübeyle tipik bir yerleşim düzeni sergiliyor. Tamamı zemine yarı gömülü biçimde tasarlanan bu kulübeler, kimi yerde eski dolguların içine, kimi yerde doğrudan ana kayaya oyularak yapılmış. Planları arı peteğini andıran bitişik bir örgüyle birbirine eklemleniyor.
Çapları 3 metreden 6 metreye kadar değişen mekânların duvarları kusursuz dairesel değil; çoğu oval ve asimetrik. Bu çeşitlilik, Neolitik mimaride esnek ve ihtiyaca göre şekillenen bir tasarım anlayışına işaret ediyor.
Konutların iç düzeninde dikkat çeken unsurlar, gündelik hayatın ritmini somutlaştırıyor: Bazı yapıların tabanları dikili taşlar, ocak izleri ve yassı taş döşemelerle düzenlenmiş. Mekânların içinde muhtemelen depolama amaçlı bölmeler ve öğütme taşlarının konduğu sekiler tespit edildi. Bir kısmı eski dolguların içine oturan bu birimler, yalnızca barınmaya değil, besinin işlenmesine ve hammaddelerin biriktirilmesine de ayrılmış alanlar barındırıyor.
Kulübelerin terk ediliş pratiği de oldukça dikkat çekici. Prof. Karul, anıtsal yapılarda olduğu gibi bu konutların da kullanım dışı kaldıklarında içleri toprakla doldurularak kapatıldığını; bu işlem sırasında içlerindeki bazı dikili taşların kırıldığını ya da bulundukları yerde devrilmiş hâlde bırakıldığını belirtiyor. Kazı ekibi, özgün konumu tespit edilebilen taşları yerine yeniden yerleştiriyor; parçalı örnekler ise restore edilerek ayağa kaldırılıyor.
Konutların ortaya çıkması, doğal olarak mutfağa ve beslenmeye dair yeni ipuçları da getirdi. Çok sayıdaki kulübede öğütme taşları ve el taşları ile birlikte bitki kalıntıları ve farklı türlere ait hayvan kemikleri ele geçti. Bu buluntular, besinin yerinde işlendiğini; çevredeki doğal kaynakların etkin biçimde değerlendirildiğini gösteriyor. Başka bir deyişle Karahantepe’deki yeni kanıtlar, avcı-toplayıcılıktan yerleşik düzene geçişin yalnızca simgesel/ritüel mimariyle değil, mutfak ekonomisi ve ev-içi üretim pratikleriyle birlikte ele alınması gerektiğini yineliyor.
Söz konusu konut dokusu, Karahantepe’nin bilinen kamusal mimarisiyle güçlü bir karşılıklılık içinde. Planlı alanlar, taş işçiliğindeki ustalık, heykeller ve nişli/delikli mimari detaylar, topluluğun soyut düşünme yetisini ve kolektif ritüel kapasitesini yansıtırken; yeni ortaya çıkarılan kulübeler bu kültürel ufkun gündelik karşılıklarını görünür kılıyor. Merkezdeki anıtsal çekirdeğin çevresinde örülen bu “mahalle”, barınma–üretim–depolama ekseninde işleyen, ölçekli ve örgütlü bir yaşamı düşündürüyor.
Taş Tepeler bütünü—Göbeklitepe, Karahantepe, Sefertepe, Sayburç ve çevredeki diğer yerleşimleriyle—Yakın Doğu arkeolojisinde eşsiz bir laboratuvar niteliğinde. Karahantepe’de elde edilen son bulgular, bu ağ içinde günlük hayatın mekânsal örgütlenmesine dair şimdiye dek en net verilerden bazılarını sunuyor. 3–6 metre çaplı, zemine gömülü, bitişik düzenli kulübeler; ocaklar ve depolama birimleri; öğütme taşlarıyla belgelenen mutfak pratikleri… Bütün bu parçalar bir araya geldiğinde, Karahantepe’nin yalnızca ritüellerin sahnesi değil, aynı zamanda çok katmanlı bir yerleşim olduğu; beslenme, üretim ve sembolizmin aynı alan içinde birbirini tamamladığı anlaşılıyor.
Kazı ve analizler sürdükçe, kulübelerin kullanım evreleri, ev içi faaliyetlerin dağılımı ve terk ritüellerinin ayrıntıları daha da netleşecek.
You must be logged in to post a comment Login