Tarihte Kaydedilen İlk Grev: Deir el-Medina İşçileri Ayakta

Tarihte kaydedilen ilk işçi grevi, MÖ 1.157 civarında zanaatkarların geç ücret rasyonlarına yanıt olarak ayaklanma örgütlemesiyle gerçekleşti.

Grev Papirüsü. İtalya’nın Torino kentindeki Museo Egizio’da sergileniyor.

Mısır’ın görkemli tapınakları ve kraliyet mezarları, çoğu zaman firavunların ihtişamını ve tanrılarla olan ilişkilerini yansıtan eserler olarak değerlendirilir. Ancak bu anıtsal yapılar yalnızca ilahi iradenin değil, aynı zamanda günlük yaşamın, emeğin ve toplumsal adalet arayışının da birer yansıması. İşte bu adalet arayışının tarihte ilk kez belgelenmiş örneklerinden biri, MÖ 1.157 yılı civarında, Firavun III. Ramses döneminde yaşandı.

Grev Nerede ve Neden Gerçekleşti?

Bu tarihi olay, günümüzde Luksor yakınlarında yer alan antik Thebes (bugünkü adıyla Deir el-Medina) köyünde yaşandı. Burada, Krallar Vadisi’nde firavun mezarlarını oyan ve süsleyen zanaatkârlar ve işçiler yaşamaktaydı. Bu elit iş gücü, devlete bağlı olarak çalışan, eğitimli ve maaşlarını temel gıda rasyonları (ekmek, bira, balık, sebze, merhem vb.) şeklinde alan kişilerdi.

(İlgili: Ostrakizm: Atina Demokrasisinde Sürgün Oylaması)

Ancak III. Ramses’in 29. saltanat yılında (yaklaşık MÖ 1.157), bu rasyonlar zamanında verilmedi. Geciken ödemeler karşısında sabrı tükenen işçiler, sessizce işleri bırakıp, III. Tuthmosis’in cenaze tapınağının arkasına oturarak bir tür oturma eylemi başlattılar. Bu, tarihte kayıtlara geçen ilk iş bırakma eylemi, yani grevdi.

Eylemin Kaynağı: “Grev Papirüsü”

Bu olayın detayları, dönemin yazmanı Amennakht tarafından yazılmış bir papirüste kayıt altına alındı. Bugün Torino’daki Mısır Müzesi’nde (Museo Egizio) korunan bu belge, “Grev Papirüsü” (Strike Papyrus) olarak bilinir.

Papirüste şu ifadeler yer alıyor:

“Yıl 29, Taşkınlık Ayı’nın ikinci ayı, 10. gün. Bugün işçi grubu kontrol noktasından geçerek ‘Açız!’ diye bağırdı. Bu ay 18 gündür III. Tuthmosis’in cenaze tapınağının arkasına oturuyorlar.”

Protestolar bir günle sınırlı kalmadı; yetkililer işçileri ikna etmeye çalıştı ancak işçiler netti:

“Buradayız çünkü açlık ve susuzluktan muzdaribiz. Biz balık, merhem ve yeşillik olmadan yaşamaya alışkın değiliz. Firavun’a, kusursuz efendimize yazın, sözlerimizi not alın ve vezire yazın çünkü erzaklarımıza ihtiyacımız var.”

Bir Grevden Daha Fazlası

Bu olay, yalnızca aç kalmış bir grup işçinin tepkisi olarak değil, örgütlü emeğin gücünü ve dönemin yönetim sistemi içinde sesini duyurma yollarını göstermesi açısından da dikkat çekici. Zanaatkârlar doğrudan firavuna hitap ediyor, haklarını arıyor ve yaşadıkları yoksunluğu belgelerle ifade ediyorlardı. Dönemin sosyal yapısında bu tür bir tavır, sıradan bir halk ayaklanmasından çok daha fazlasını temsil ediyor: Adaletin, emeğin ve insan onurunun tarih boyunca vazgeçilmez olduğunu.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login