Küçük bir kapı ve pencerelerle birbirine bağlanan iki odadan oluşan mezar, Çin’in doğu kıyısındaki zengin bir aile mezarlığında bulundu.
Arkeologlar eski bir Çinli ailenin pencereleri, kapıları ve taş döşeli girişleri olan “konut” mezarlarını kazdılar. Mezarlardan ikisi bir zamanlar soyguncular tarafından yağmalanmıştı, fakat üçüncüsü ve içindeki birçok eser 1.800 yıl kadar dokunulmadan kaldı.
Çin Sosyal Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü tarafından yapılan açıklamaya göre, mezarlar Pekin’in yaklaşık 580 km güneydoğusundaki kıyı kenti Rizhao’nun Dazhuangzi Mezarlığı’nda ortaya çıkarıldı. Yerel bir parktaki bir tümseğin altına gömülen mezarların tarihi, MÖ 206’dan MS 220’ye kadar süren Han Hanedanlığı’na kadar uzanıyor.
(İlgili: Çin’de 2.500 Yıl Önce Bu Kişilerin Bacakları Ceza Olarak Kesilmiş)
Mezarlardan ikisinde, kompleksin bir aileye ait olduğunu gösteren “Huan” soyadının yazılı olduğu bir yazıt bulunuyor. Her mezarda iki ahşap tabutun içinde iki insan kalıntısı yer alıyor ve oraya inen taş döşeli bir “mezar yolu” var. Odaların özenli inşaatı ve içinde bulunan eşyalar, Huanların varlıklı bir aile olduğunu gösteriyor.
M1 ve M2 olarak adlandırılan, yağmalanan odalarda, her bir tabut çiftinin arasında kalan çok sayıda mezar eşyası ortaya çıkarıldı: sırlı çömlekler, lake ahşaplar, bakır nesneler, demir kılıçlar, kutular, ayna fırçaları ve bambu saç tokaları.
Üçüncü mezar olan M3 ise bozulmamış bir görünüme sahipti ve mimarisi grubun en belirgin örneğiydi. Üstü kalın bir ahşap örtüyle kaplı tabut odası, minyatür ahşap kapı ve pencerelerle birbirine bağlanan iki odaya bölünmüştü.
Bu mezara gömülen kişiler muhtemelen evli bir çiftti; karı koca farklı zamanlarda gömülmüştü. Son dinlenme yerleri muhtemelen bir evi çağrıştıracak ve öbür dünyada rahatlık sağlayacak şekilde inşa edilmişti.
Açıklamaya göre, yağmalanmamış mezarın tabutlarından birinin dışı siyah, içi kırmızıya boyanmış ve yatak benzeri bir çerçeve üzerinde yükseltilmişti. Ölüyle birlikte gömülenlerin arasında bronz bir ayna, demir bir kılıç, kaplumbağa şeklinde bir mühür, sırlı çömlekler ve kolay taşınması için küçük tutamaçlı yapılmış kaplar vardı. Mezarın diğer tabutu ise küçük bir platformun üzerine yerleştirilmişti ve yanında lake kutular, ahşap taraklar, sırlı çömlekler ve bronz aynalar vardı.
Açıklamaya göre, uzun bir süre önce çürümüş olan altı tabutta hiçbir insan kalıntısı bulunamadı. Her ne kadar üç mezardan ikisi soyulmuş olsa da, nekropolün ayakta kalan yapıları ve eserleri, eski dünyanın en güçlü uygarlıklarından biri olan Han Hanedanlığı’ndaki ölü gömme işleminin önemli bir örneğini oluşturuyor.
Ölümden sonraki yaşamda ihtiyaç duyabilecekleri her nesneyle donatılmış lüks mezar odalarına gömülen Han Hanedanlığı kraliyet ailesi için cenaze törenleri özellikle önemli ve pahalıydı. Ölümsüzlüğü garanti altına almak için ölü yöneticilerin vücut delikleri bile değerli yeşim taşıyla tıkanıyordu.
Kazılarda yer almayan sanat tarihçisi Yanlong Guo’nun söylediğine göre, yakın zaman önce Çin’in Shandong Yarımadası’nın (Kuzey ve Güney Kore’den Sarı Deniz’in karşısında uzanan) kıyısında yüzlerce Han Hanedanı mezarı bulundu, ancak bunlara dair çok az rapor yayınlandı.
Guo, “Daha fazla bilgi elde edildikçe ve araştırıldıkça, bilim insanlarının Han İmparatorluğu’nun kıyı çevresindeki bölgesel kültür hakkında daha derin bir anlayışa sahip olacaklarına inanıyorum.” diyor.
Smithsonian Magazine. 24 Mayıs 2024.
You must be logged in to post a comment Login