Mısır’ın İskenderiye kentinde bulunan 2.000 yıllık bu siyah granit lahit, bugüne dek İskenderiye’de bulunmuş en büyük lahit olma özelliği taşıyor.
Yaklaşık 2,7 metre uzunluğunda, 1,5 metre genişliğinde ve 1,8 metre yüksekliğindeki lahit, Büyük İskender’in MÖ 332’de bölgeyi ele geçirmesinden sonraki döneme ait.
İnşaat çalışması başlamadan önce İskenderiye’nin Sidi Gaber bölgesindeki bir araziyi inceleyen Eski Eserler Bakanlığı arkeologları tarafından keşfedilen bu devasa lahdin, en başta Büyük İskender’in kalıntılarını barındırdığına ya da eğer açılırsa bir laneti açığa çıkaracağına dair birçok spekülasyon bulunuyordu.
30 tonluk lahit, yüzeyin beş metre altında gömülü bulunmuştu ve Mısır askeri mühendislerinin yardımıyla 15 tonluk kapağının açılması gerekiyordu. Olağandışı büyüklüğü nedeniyle dünyanın dikkatini çektikten sonra, gözlemciler Büyük İskender’in cesedini barındırma ihtimalini göz önünde bulundurarak, önemli bir figürün kalıntılarını içerebileceğine inandılar.
Ayrıca, dışında veya içinde herhangi bir yazıt veya sanat eserine rastlanmayan lahdin yanında kaymaktaşından bir insan başı da bulunmuştu. Bu büstün, siyah granit lahitte gömülmüş olan kişiyi betimliyor olabileceği düşünülüyordu.
Lahit, kalın bir harç tabakası tarafından kaplanmış olarak bulunmuştu, bu da gömüldüğünden beri hiç açılmamış olduğunu gösteriyordu. Bu nedenle, lahdin içine gömülen kişi, giydiği kıyafetler veya mücevherlerin yanı sıra, yanına koyulan herhangi bir eserin hala sağlam olma ihtimali oldukça yüksekti.
Ancak tören eşliğinde açılan lahdin içinde üç kişiye ait iskelet kalıntıları ve üç ayrı altın levha üzerine oyulmuş üç çizim bulunuyordu ve lahit, muhtemelen bir kanalizasyon kanalından sızmış olan su ile doluydu. Kanalizasyon suyu mumyaların bozulmasına ve sadece iskeletlerini bırakmasına neden olmuş olabilir.
İskelet kalıntılarının analizi sonucunda, lahdin içerisine farklı zamanlarda bırakılmış ve üst üste istiflenmiş gibi görünen bir kadın ve iki erkek yer alıyor. Kadın öldüğünde 20’li yaşlarının başındayken, erkeklerden biri 30’lu yaşlarının sonunda, diğeri ise 40’lı yaşlarının başındaydı. 40 yaşlarındaki erkeğin kafatasında ölmeden çok önce iyileşmiş olan 1,7 cm çapında bir delik bulunuyordu. Bu da, adamın trepanasyon adı verilen bir cerrahi müdahale geçirdiği, yani deliğin kasten açıldığı anlamına geliyor. Birçok tıbbi sorunu iyileştirdiğine inanılan trepanasyon, antik dünyada sıklıkla uygulanıyordu.
Lahdin hangi döneme ait olduğu henüz kesinleşmemiş olsa da, erken incelemeler bu lahdin Ptolemaios (MÖ 332–30) veya Roma (MÖ 30-802) dönemlerine ait olduğunu gösteriyor. Bulunan altın levhalardaki oyulmuş çizimlerden birinde yılan, diğerinde bir palmiye dalı veya bir mısır başağı ve sonuncusunda ise afyon çiçeği tohumu olduğu düşünülüyor.
You must be logged in to post a comment Login