Yaklaşık 9.000 yıl önce, bugünkü Almanya sınırları içinde, 30 yaşlarındaki bir kadın özel bir ritüelle gömülmüştü: Bad Dürrenberg Şamanı.
Mezarın içerisinde, kadının kalıntılarına eşlik eden, geyik, yaban domuzu, turna ve kaplumbağa gibi farklı hayvanların kemik ve dişlerinden yapılmış olağanüstü bir başlık da bulunuyordu.
Bad Dürrenberg şamanının mezarı, orta Almanya’daki en eski mezarlardan biri. 1934 yılında, Almanya’da modern Sachsen-Anhalt’taki Bad Dürrenberg kasabasında bir park inşaatı sırasında bulundu. Kadın, yaklaşık 6 ila 12 aylık erkek bir bebekle birlikte, kırmızı kil ile kaplanmış bir şaftın üzerinde oturur pozisyonda gömülmüştü.
(İlgili: Stonehenge’teki ‘Şaman’ Mezarının Sırları Çözülüyor)
Yanında, Mezolitik Avrupa ormanlarında dolaşan geyik, turna ve kaplumbağa gibi çok sayıda hayvanın kemiklerinden yapılmış olağanüstü bir başlığın kalıntıları vardı.
Mezarda ayrıca ok uçları, boyama aletleri ve sıradan avcı-toplayıcıya ait diğer aletler de bulunmuştu. Mezar eşyalarının çok çeşitliliği, ölen kişinin özel bir sosyal rolü olduğunu kanıtlıyor. Mezarda temsil edilen hayvan türlerinin muazzam çeşitliliği dikkat çekici. Bu gömünün bir şaman mezarı olarak yorumlanmasında bazı mezar hediyeleri de önemli rol oynadı.
Yapılan DNA analizi, şamanın kadın olduğunu, muhtemelen koyu tenli, koyu saçlı ve gözlerinin açık renkli olduğunu gösterdi. Erkek olduğu belirlenen bebek ise anne tarafından uzak akrabasıydı ve kemikleri vitamin eksikliği belirtileri gösteriyordu. Ya ikinci dereceden kuzenlerdi ve şifacı rolüyle bebeğe bakarken aynı anda ölmüşlerdi ya da muhtemelen şamanın ölümünden çok sonra mezara konulmuştu.
Daha detaylı incelemeler, kadının omurgasında, onun spiritüel karizmasını daha da güçlendirmiş olabilecek bir deformasyon olduğunu ortaya çıkardı. Halle-Wittenberg’deki Martin Luther Üniversitesi’nin radyoloji uzmanları, kadının ikinci boyun omurundaki olağandışı bir kemik çıkıntısının, başını geriye veya sola eğdiğinde hayati bir arteri sıkıştırarak beyne kan akışını kesebileceğini ve bu durumun nistagmus olarak bilinen, muhtemelen toplumundaki insanlar için esrarengiz görünen ritmik göz seğirmelerine yol açabileceğini belirtiyor.
Kadının kemiklerinin biyoarkeolojik analizi, onun hayat tarzına dair ipuçları sağladı. Bilinen diğer Mezolitik iskeletlerle karşılaştırıldığında kadının kemiklerinde çok az stres veya yaralanma belirtisi vardı; bu da onun çalışmaktan çok oturarak zaman geçirdiğini gösteriyordu. Kasların kemiğe yapıştığı noktalar ve kemiklerin yapısı, günümüzde yaşayan çoğu insanınkinden daha sağlam ve yoğundu, ancak çağdaşları kadar gelişmiş değildi.
Kemikleri, öldüğünde yalnızca 30’lu yaşlarında olduğunu gösterse de, şamanın sırtı hafifçe kavisliydi, bu da zamanının çoğunu muhtemelen göz titremelerini kontrol altına almak için öne doğru eğilerek geçirdiğini gösteriyor.
You must be logged in to post a comment Login