Atina’nın tarihi Akropolis tepesinde yer alan Parthenon Tapınağı, hem antik dünyanın hem de günümüzün en ünlü yapılarından biri. Şehrin koruyucu tanrıçası Athena’ya adanmış olan bu tapınak, Yunan sanatının ve mimarisinin doruk noktasını temsil ediyor.
Perikles’in yönetimi sırasında MÖ 447’de yapımına başlanan Parthenon’un mimarları Iktinos ve Kallikrates, heykel süslemesinden sorumlu baş heykeltıraş ise Phidias. Beyaz Pentelikon mermerinden yapılan tapınağın inşası, MÖ 438 yılında tamamlanmış ve son heykeller MÖ 432 yılında yerleştirilmiş.
İon düzenin özelliklerini de birleştiren Dor mimarisine sahip bir yapı olan tapınağın ana bölümleri; Pronaos (ön salon/giriş bölümü), Naos/Cella (kült heykelin bulunduğu kutsal bölüm) ve Opisthodomos (tapınak hazinesinin korunduğu cellanın arkasındaki mekan).
Tapınağa giriş doğudaki ana kapıdan sağlanıyordu. İçeride tanrıça Athena Parthenos’un (Bakire Athena) devasa heykeli duruyordu. Phidias’ın altın ve fildişinden yaptığı heykel, yaklaşık 12 metre yüksekliğindeydi. Heykelin önünde heykelde kullanılan fildişi için nem sağlayan bir su havzası vardı.
Heykeltıraşlık eserleri ise Alınlık, Metoplar ve Friz olmak üzere tapınağın üç kısmını süslüyordu.
Metoplar, Atina şehriyle ilgili mitolojiden sahneleri tasvir eden, yüksek kabartmalarla oyulmuş dikdörtgen panellerdi. Doğu ana cephesindeki metoplar, Olimpos Tanrıları ve Devler arasındaki efsanevi savaş olan Gigantomachia’yı tasvir ederken, kuzey tarafındaki metoplarda Troia Savaşı’ndan sahneler tasvir ediliyordu. Batı tarafındakiler Amazonomakhia’yı, yani Atinalılar ile Amazonlar arasındaki savaşı tasvir ederken, güney metopları yarı insan-yarı at formundaki Kentaur’lara karşı olan savaş (Centauromachy) ile ilgili tasvirleri gösteriyordu.
Parthenon’un iki üçgen alınlığı, tanrıça ve tanrı heykellerini içeriyordu. Doğu alınlığında tanrıça Athena’nın doğuşu tasvir edilirken, batı alınlığı Athena ile Poseidon’un Atina üzerindeki egemenlik mücadelesini tasvir ediyordu.
Tapınağın cellasının dış duvarı etrafında, kesintisiz bir çizgi üzerinde uzanan Parthenon frizi, 1 metre yükseklikte ve 160 metre uzunluğundaydı. Atina’nın en önemli dini festivali olan Panathenaia Şenlikleri ve Atina halkını temsil ediyordu.
Parthenon’a ait bu heykeltıraşlık eserlerinin yaklaşık yarısı, 1801 ile 1805 yılları arasında İngiltere’nin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki büyükelçisi Lord Elgin tarafından alınarak İngiltere’ye taşındı ve 1816 yılında British Museum tarafından satın alındı. Geriye kalan eserlerin çoğu ise günümüzde Akropolis Müzesi’nde sergileniyor.
Yıllar içinde, Parthenon savaşlar, doğal afetler ve hava koşullarının etkisiyle zarar gördü. Özellikle 1687 yılında patlayan bir barut deposunun neden olduğu hasar, yapının büyük bir kısmının yıkılmasına sebep oldu. Ancak, 1975’ten bu yana süregelen restorasyon çalışmaları sayesinde eski ihtişamına kavuşma yolunda ilerleyen Parthenon, hem Yunanistan için ulusal bir hazine hem de tüm dünya için tarihi ve kültürel bir miras olarak kabul ediliyor.
You must be logged in to post a comment Login