Antik Yunan medeniyetinin kalbinde, tarih ve mitolojinin iç içe geçtiği eşsiz bir yer bulunuyor: Delphi Antik Kenti.
Apollon’un kehanet merkezi olarak kabul edilen Delphi Antik Kenti, Fokida bölgesindeki Parnassus Dağı’nın dik alt yamacında, Korint Körfezi’nden yaklaşık 10 km uzaklıkta bulunuyordu. MÖ 6. yüzyılda Yunan dünyasının dini merkezi ve birliğinin sembolüydü.
Delphi, antik Yunanlar tarafından dünyanın merkezi olarak kabul ediliyordu. Bunun en temel sebeplerinden biri ise tanrı Zeus tarafından kente, “Gaia’nın – yani yeryüzünün – göbeği adı verildiğine dair inanıştı. Bir efsaneye göre Zeus tarafından, dünyanın merkezini bulmaları için biri doğu yönüne biri de batı yönüne olmak üzere iki kartal uçurulmuş ve dünyayı boydan boya geçip merkezinde buluşmaları görevi verilmişti. Görevi yerine getiren kartallar Delphi’nin olduğu yerde buluşmuştu. Zeus da burayı omphalos yani göbek taşı ile işaretlemişti.
Bir diğer efsaneye göre ise, tüm tanrıların soyunu başlatan, yaşamın ata-anası, yeryüzü tanrıçası Gaia’ya ait olan bu topraklar, Gaia’nın oğlu dev yılan Python tarafından korunuyordu. Kehanet tanrısı olarak da bilinen Apollon tarafından öldürülen Python, yerde açılan bir yarıktan içeri düşmüştü ve bedeni çürüdükçe gökyüzüne doğru bir sis bulutu yükseliyordu. Tam bu alanın üzerinde duran herkes, ani ve genellikle de şiddetli bir transa geçiyordu. Bu noktada, Apollon’un bu kişinin bedenini ele geçirdiğine ve onları kutsal bir mevcudiyetle doldurduğuna inanılıyordu.
Bu söylenceler, Miken döneminde Apollon’a tapınan yerleşimcileri derinden etkilemişti. Yavaş fakat kararlı adımlarla, ilk etapta ilkel kutsal bir alan olan bu yer, önce bir mabede, ardından da MÖ 7. yüzyılda bir tapınağa dönüşmüştü. Tapınak, bu dünya ile öteki dünya arasında bir köprü görevi görmek için seçilen tek bir kişiyi barındırmaya hizmet ediyordu. Adını dev yılandan alan bu seçilmiş kişiye “Pythia”, yani kâhin deniliyordu.
Delphi Kutsal Alanı, baş kahin Pythia’nın, dünyanın dört bir yanından bir kehanet aramak için seyahat eden insanlara, tanrı Apollon’un ilahi tavsiyesini söylediği yerdi. Kahin, Yunanların yanı sıra, Apollon’un önemli devlet meseleleriyle ilgili iradesini öğrenmek isteyen yabancı liderler ve ileri gelenler tarafından da ziyaret ediliyordu.
Bir kehanet merkezi olmasının getirdiği güçle Yunan siyasi tarihinin odak noktalarından biri olan Delphi, aynı zamanda Pythian Oyunlarına da ev sahipliği yapıyordu. MÖ 591 ile 585 yılları arasında başlayan Phytian Oyunları, başlangıçta her sekiz yılda bir yapılıyordu. Tek etkinlik, kithara eşliğinde performans sergilenen bir müzik yarışmasıydı. Daha sonra programa daha fazla müzik yarışması ve atletik etkinlik eklenerek oyunlar her dört yılda bir yapılmaya başlandı. Oyunların galiplerine verilen başlıca ödül, defne yapraklarından yapılmış bir taçtı.
MÖ 2. yüzyılın başlarında Romalılar tarafından ele geçirildikten sonra sık sık yağmalanan ve Hıristiyanlığın yayılmasıyla birlikte önemini kaybeden Delphi, MS 385 civarında Theodosius’un emriyle tamamen kapatıldı.
Yapılan kazılar, Delphi’nin ilk kez geç Miken döneminde – MÖ 15. yüzyıl gibi erken bir dönemde – yerleşim gördüğünü ortaya koyuyor. Kutsal alan ve kehanet merkezi olarak gelişimi ise MÖ 8. yüzyılda başlamış ve tüm Yunanistan üzerindeki dini ve siyasi etkileri MÖ 6. yüzyılda artmıştı.
Günümüze ulaşan yapıları arasında tarih boyunca birkaç kez yıkılıp en son MÖ 4. yüzyılda yeniden yapılan Apollon Tapınağı, 5.000 seyirci kapasiteli tiyatro, MÖ 4. yüzyıl tarihli Athena Tapınağı, MÖ 6. yüzyıla tarihlenen Dor sütunlu bir tholos, 7.000 seyirci kapasiteli stadyum ve Yunanistan’ın her yerindeki şehir devletlerinin adak tekliflerini ve adaklarını barındırmak için inşa edilen yaklaşık 20 hazine dairesi.
Doğanın ve tarihin mükemmel bir uyum içinde buluştuğu Delphi, 1987 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
You must be logged in to post a comment Login