Jura’da Yaşamış En Küçük Sauropodomorf Ortaya Çıkarıldı

Bu zamana kadar yaşamış en büyük hayvanlardan bazılarının eski akrabaları, belki de kimi insanlardan daha hafifti.

Kemik, 1970’teki keşfinden beri Massospondylus’a (görselde) ait olduğu düşünülerek yanlış bir şekilde tanımlanmış. C: Catmando/Shutterstock

En ağır sauropod dinozorlar 70 tondan daha fazla ağırlıkta olabilse de yeni araştırma, grubun ilk üyelerinin 70 kilogramı aşmamış olabileceğini gösteriyor.

Güney Afrika’da titanozorların (titanosaur) küçük bir akrabası ortaya çıkarıldı. Dinozor, yaklaşık 75 kilogramlık ağırlığa sahip olmasıyla, ortalama bir insandan daha ağır değildi. Küçük boyutu, bu tek fosilin onlarca yıldır genç bir Massospondylus’un koluna ait olduğunun düşünüldüğü anlamına geliyordu.

Ancak yeni analiz, bu tanımlamanın yanlış olduğunu öne sürüyor. Kemik yapısı, bireyin yetişkin olduğunu göstermekle birlikte muhtemelen tümüyle bilinmeyen bir dinozor türüne ait olduğunu ortaya koyuyor.

(İlgili: Dev Dinozorların En Büyüğünün Evrimi Nasıl Gerçekleşti?)

Yeni türü isimlendirmek için henüz yeterli delil bulunmasa da fosil, sauropodların atalarının ve sauropodomorflar olarak bilinen yakın akrabalarının sanılandan daha çeşitli olduğunu öne sürüyor.

Kemik hakkındaki yeni çalışmanın başyazarı Dr. Kimberley Chapelle, “Şimdiye kadar, ilk sauropodomorfların Jura’da bu küçüklükte olabileceğini bilmiyorduk, bu nedenle en küçük iskeletlerin yavrulara ait olduğu varsayılıyordu.” diyor.

“Artık, Güney Afrika’da keşfedilen bu iskeletleri yeniden değerlendirebilir ve umarım bu yeni türü tanımlayabileceğimiz daha eksiksiz bir birey bulabiliriz.”

Kemiğin yapısı, dinozorun yaşamının yetişkinken sona erdiğini ortaya koyuyor. C: Chapelle vd. 2023.

En Küçük Sauropodomorf Nasıl Keşfedildi?

Fosil ilk kez 1978’de, Güney Afrika’da, bundan yaklaşık 174-201 milyon yıl önceki Alt Jura Dönemi’ne ait kayalıklarda ortaya çıkarıldı. Keşfin yapıldığı yer, ismini burada yaygın şekilde bulunan dinozorlardan alan Massospondylus Assemblage Zone’un bir parçasını oluşturuyordu. 

Bu dinozorların çokluğu, tüm zamanların en büyük yok oluşlarından birinin yansımalarıyla bağlantılı olabilirdi: Triyas-Jura kitlesel yok oluşu. Tüm rekabetin ortadan kalkmasıyla birlikte hayatta kalan dinozorların, şu an Güney Afrika’da bulunan Erken Jura ekosistemlerine hakim olabildikleri düşünülüyordu.

Ancak daha yeni bir araştırma, bunun doğruluğunu sorguladı. Birkaç yıl önce bu yeni çalışmanın yazarları, tüm Massospondylus fosillerinin göründüğü gibi olmadığını fark eden bir ekibin içerisinde bulunuyorlardı.

Kimberley, “Massospondylus ilk kez 1854’te tanımlandı ve Güney Afrika’dan olduğu bilinen ilk dinozorlardan biriydi.” diyor. “O zamanlar, bununla karşılaştırabileceğimiz çok fazla erken dönem sauropodomorf mevcut değildi ve bu türe ait iskeletin resmi bir tanımı ancak 2019’da ortaya çıktı.”

“Bu, bir süreliğine, Güney Afrika’da Erken Jura Dönemi’nde bulunan erken dönem sauropodomorfların çoğunun Massospondylus olarak atfedildiği anlamına geliyor.”

Massospondylus hakkındaki bu yeni değerlendirme, deforme olmuş kemiklerin şu an Ngwevu intloko olarak adlandırılan tamamen yeni bir sauropodomorf türü şeklinde yeniden tanımlanmasıyla sonuçlandı.

Ancak ekip, Ngwevu’yu tanımlarken, koleksiyonlardaki yıllar içinde Massospondylus olarak tanımlanmış diğer birçok örneğin de tanımlanmamış dinozor türlerine ait olabileceği düşüncesine kapıldı. 

Triyas-Jura yok oluşunun sonucunda tek bir türün hayatta kalarak baskın hale gelmesinden ziyade, muhtemelen fazla sayıda sauropodomorfun Güney Afrika boyunca yayılım göstermiş olduğu görünüyor.

Şimdi araştırmacılar, kısaltılmış ismi BP/1/4732 olan humerus fosili üzerinde yaptıkları araştırmalar ile bu konuda haklı olduklarını kanıtlıyorlar.

Sauropodomorf (turuncu renkte) bir metreden daha kısaydı ve daha sonrasında yaşayacak akrabalarından daha küçüktü. C: Scott Hartman ve Andrew Knight

En Küçük Sauropodomorf Nasıl Bir Görünüşe Sahipti?

Ekip, erken dönem sauropodomorfların nasıl büyüdüğünü araştırırken, çeşitli fosillerden küçük kemik parçaları aldı. Bu, BP/1/4732’den aldıkları örneklerin Massospondylus’tan alınan örneklerden oldukça farklı olduğunu ortaya koydu.

Öne çıkan bir farklılık ise, kemikte ağaç halkaları gibi görünüşe sahip büyüme duraklama çizgilerinin (Harris çizgileri) varlığıydı. Bu çizgiler örneğin kurak mevsimler gibi büyümenin yavaşladığı zamanlarda görünür hale geliyor ve birçok çizginin kemiğin dış kısmına yakın bir biçimde birbiri ardına dizilmesi durumunda harici temel sistem olarak adlandırılıyor.

Kimberley, “Harici temel sistemin varlığı, hayvanın büyümesinin tamamlandığını gösteriyor.” diyor. “Massospondylus’ta, beş tane büyüme duraklama çizgisine sahip bir bireyin kemiklerinde sadece bir tane harici temel sistemin mevcut olduğunu gördük. İncelediğimiz kol kemiği, harici temel sisteminde 11 tane büyüme duraklama çizgisi içeriyordu. Bu durum onun daha da gelişmiş olduğunu gösteriyor.”

Gizemli kol kemiğinin boyutunun Massospondylus ve aynı dönemde yaşamış diğer dinozorlar ile karşılaştırması, onun hepsinden çok daha küçük olduğunu ortaya çıkardı. Sadece Adeopapposaurus’un humerus kesitinin çevresi daha küçüktü fakat bu fosilin bir yavruya ait olduğu düşünülüyor.

Aslında bu yeni fosil, muhtemelen döneminin en küçük sauropodomorfuna aitti ve yetişkin bir birey olarak bir metreden daha kısa uzunluktaydı. Tek başına kol kemiğinden yola çıkarak daha fazlasını söylemek zor olsa da kemiğin şekli, bu bilinmeyen dinozorun muhtemelen daha büyük akrabaları gibi iki bacağı üzerinde ayakta durduğunu gösteriyor. 

Neden daha fazla küçük sauropodomorf türlerinin bu değişikliği takip etmediği hala bir gizem. Bu, sadece korunma sürecinin bir sonucu olabilir veya hayvanın biyolojisiyle ilgili olabilir.

Kimberley, “Lesothosaurus gibi küçük kuş kalçalı (ornithischian) dinozorlar ilk kez Erken Jura Dönemi’nde Güney Afrika’da ortaya çıktı ve bazı bilim insanları, onların erken dönem sauropodomorflar üzerinde üstünlük kurmuş olabileceğini öne sürüyor.”diyor.

“Bugün birçok benzer boyuttaki memeli benzer nişleri paylaştığından, bunun mümkün olmadığını düşünüyorum. Bunun yerine, sauropodomorfların büyük boyutların evriminin bir parçası olarak bu şekilde küçük kalma yeteneğini kaybetmiş olması muhtemel fakat bunu tam olarak bilmiyoruz.”

Bu küçük dinozor bunu görecek kadar yaşayamamış olsa da, uzak akrabaları 100 milyon yıl boyunca gelişerek yeryüzüne gelmiş en büyük hayvanlar olmaya devam edecekti.


The Natural History Museum. 14 Haziran 2023.

Makale: Chapelle, K. E., Botha, J., & Choiniere, J. N. (2023). Osteohistology reveals the smallest adult Jurassic sauropodomorph. Royal Society Open Science, 10(6), 221565.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi.

You must be logged in to post a comment Login