Neandertaller, modern insanlarla aynı seslerin birçoğunu çıkarabiliyordu. Yeni çalışmaya göre, kullandıkları dil bizim dilimizden çok da farklı olmayabilir.
Modern insanlar ve Neandertaller belli ki birbirleriyle çiftleşecek kadar iyi anlaşıyorlardı ancak bu hominidler arası romantizmden önce yaşanan iletişim düzeyi büyük bir sır olarak kalmaya devam ediyor.
Fosillerin konuşamadığı ve Neandertallerin kayıt ekipmanlarının icadından çok önce ortadan kaybolduğu göz önüne alınırsa, arkeologların soyu tükenmiş kuzenlerimizin karmaşık dil becerilerine sahip olup olmadıklarını bilmesinin bir yolu yok, ancak yeni yayımlanan bir çalışmanın yazarı Neandertal dilini analiz ederek şansını bir kez daha denedi.
Sevilla Üniversitesi’nde bir dilbilimci olan çalışmanın yazarı Antonio Benítez-Burraco, “Neandertaller neredeyse bizim dillerimize benzeyen ancak görünüşte yapısal olarak daha az karmaşık ve işlevsel olarak daha az esnek olan dilleri konuşuyorlardı.” diyor. Bu sonuç, anatomik, sosyal-kültürel, bilişsel, çevresel ve genetik bulguları birleştiren eski insanların konuşma yeteneklerinin çok disiplinli bir analizinin sonucu.
(İlgili: Neandertaller de Kemikleri Alete Dönüştürüyordu)
Örneğin araştırmacı, Neandertal ses yolunun bizimkine oldukça benzediğini, onların bizimle aynı seslerin çoğunu çıkarabildiklerini öne sürüyor. Aynı şekilde, işitme becerileri de modern insanlarınkine benziyor, bunların hepsi karmaşık sesli iletişim için gerekli donanıma sahip olduklarını gösteriyor.
Bununla birlikte, Neandertal kafatası boşluğunun şekli, beyinlerinin bizimkinden daha az “küresel” olduğunu gösteriyor. Bu yüzden, dil işlemede fazlasıyla aktif olan bir bölge olan talamus daha az etkili olmuş olabilir. Bu da Neandertallerin “modaliteler arası düşünme” konusunda daha az yetenekli olduklarına, bu yüzden farklı kavramları birleştirerek karmaşık dil yapıları oluşturma becerisinden yoksun olduklarına dair şüphelere yol açtı.
Dahası, Neandertal aletlerinin göreceli basitliği, onların “ardışık düşünme” kapasitemizi paylaşmadıklarını, bu nedenle karmaşık ifadeler veya cümleler kuramadıklarını gösteriyor. Ayrıca, Neandertal endüstrilerinde zaman içinde görülen kültürel adaptasyon eksikliği, “daha az güçlü çalışma belleği kaynakları” nedeniyle yenilik yapamadıklarını yansıtıyor olabilir.
Benítez-Burraco’ya göre, tüm bu bilişsel kısıtlamaların Neandertallerin dil yeteneklerini sınırlaması muhtemel. “En azından, Neandertal dillerinin daha az karmaşık bir sözdizimine, daha az sayıda işlevsel kategoriye (belirteçler veya bağlaçlar gibi) ve daha az ayırt edici seslere sahip olduğu söylenebilir.” diyor.
Araştırmacı, “Görünüşe göre bu diller karmaşık önermesel anlamları daha az iletebiliyordu.” diye devam ediyor.
Neandertal konuşma sesiyle ilgili olarak Benítez-Burraco, türlerin yaşadığı “soğuk, kuru ve açık ortamların”, “bolca ünsüz ses” doğurmuş olabileceğini söylüyor. Bu varsayım, çevre ve dil arasındaki bilinen ilişkilere dayanıyor, dolayısıyla soğuk yerlerde “dil bilgisini iletmek için yüksek ses kullanımı tercih edilmezken” kuru yerlerde “ünlü sesler tercih edilmiyor.”
Benítez-Burraco, “Elbette sonuçlarımız, varsayılan bir Neandertal dilinin kabaca ve oldukça teorik bir tasviri” diyor. Yazarın dediğine göre eski akrabalarımızın nasıl konuştuğunu kesin olarak bilemeyiz. Bir zaman makinesi icat etmediğimiz sürece elbette.
Çalışma şu anda hakem değerlendirmesinden geçmeyi bekliyor ve Psyarxiv‘de bir ön baskı olarak mevcut.
IFL Science. 3 Temmuz 2023.
You must be logged in to post a comment Login