Sibirya’da Gizemli Bir Tarihöncesi Grup Keşfedildi

Genetik bir çalışma, Sibirya’da 10.000 yıl öncesine kadar yaşamış, daha önce bilinmeyen bir avcı-toplayıcı grubun varlığını ortaya çıkardı.

Yeni çalışmada analiz edilen bireylerden birinin kafatası, 10.000 yıldan daha uzun bir süre önce Sibirya’da yaşayan daha önce bilinmeyen bir avcı-toplayıcı grubun varlığını ortaya çıkardı. C: Sergey V Semenov

Tarih öncesi DNA’yı araştıran araştırmacılar, belki de 10.000 yıldan daha uzun bir süre önce Sibirya’da yaşamış gizemli bir avcı-toplayıcı grubu keşfettiler.

Keşif, Kuzey Asya’da 7.500 yıl öncesine kadar uzanan insan kalıntılarının genetik bir araştırması sırasında yapıldı. Çalışma ayrıca, insan DNA’sının gen akışının – daha önce bilindiği gibi – sadece Asya’dan Amerika’ya değil, aynı zamanda ters yönde de ilerlediğini, yani insanların Bering Kara Köprüsü boyunca masa tenisi topu gibi ileri geri hareket ettiğini ortaya çıkardı.

(İlgili: Eski Güney Amerikalılarda Neandertal DNA’sı Keşfedildi)

Ekip ayrıca, yaklaşık 6.500 yıl önce Batı Sibirya’da yaşamış eski bir şamanın kalıntılarını inceledi. Yeni genetik analize göre şamanın kalıntılarının bulunduğu bu nokta, kendisiyle genetik bağları olan grubun 1.500 kilometre batısında yer alıyordu.

Kuzey Asya, özellikle batıdan kuzeydoğu Sibirya’ya uzanan bölge, insanlığın dünya çapındaki yolculuğunda çok önemliydi. Önceki çalışmalar, en az 13.000 yıl öncesinden beri Amerika’ya gelen ilk insanların, muhtemelen bir zamanlar Kuzey Asya’yı Kuzey Amerika’ya bağlayan kara köprüsünün kıyısından geldiklerini gösterdi. Beringia olarak bilinen bu koridor, şimdi Bering Boğazı tarafından sular altında kalıyor.

Ancak, o dönemde bu kilit bölgede yaşayan insanların genetik yapısı hakkında bilinmeyen çok şey var. Araştırmanın kıdemli yazarı Cosimo Posth’a göre bunun nedeni, bu bölgeden incelemek için yeterli DNA’ya sahip tarih öncesi insan kalıntılarının son derece nadir ve bulunması zor olması.

Yeni çalışmada, bilim insanları, 7.500 yıl öncesine kadar Kuzey Asya’da yaşamış daha önce keşfedilmiş bireylerden 10 tarih öncesi insan genomunu analiz ettiler.

Çalışmada incelenen tarih öncesi bireylerin birçoğu Sibirya’nın Altay bölgesinde bulundu. C: Artur L Kungurov

Bireylerin birçoğu, günümüz Rusya, Çin, Moğolistan ve Kazakistan’ın bir araya geldiği yerin yakınında bulunan, binlerce yıldır kuzey Sibirya, Orta Asya ve Doğu Asya arasındaki göçlerin kavşağı olan Altay olarak bilinen bir bölgede bulundu.

Altay’da yapılan önceki araştırmalar, Neandertallerle birlikte modern insanın soyu tükenmiş en yakın akrabaları olan Denisovalılar olarak bilinen gizemli ve çok daha eski insan soyunun ilk kanıtlarını ortaya çıkardı.

Bilim insanları, Altay’da daha önce bilinmeyen bir avcı-toplayıcı grubun, son Buzul Çağı’nda Sibirya’da yaşayan iki farklı grubun karışımı olduğunu keşfettiler. Bu tarih öncesi avcı-toplayıcılardan elde edilen DNA, Tunç Çağı’ndan (yaklaşık MÖ 3000 – MÖ 1000) günümüze kadar Kuzey Asya’daki birçok sonraki toplulukta da bulundu ve bu, göçebe toplulukların hareketliliğinin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

Buna ek olarak, araştırmacılar, Yeni Dünya’dan gelen genlerin Pasifik Okyanusu’ndaki Rusya’nın Kamçatka Yarımadası’na ve merkezi Sibirya’ya ulaştığı, son 5.000 yılda Kuzey Amerika’dan Asya’ya çok sayıda gen akışı bölümü keşfettiler.

Bu çalışmaya dahil olmayan Teksas Üniversitesi’nden genetikçi Vagheesh Narasimhan, “Genetik ataların Amerika’ya akışını gösteren çok sayıda çalışma olmasına rağmen, Amerika kıtasından Avrasya’ya geri akışa dair daha az kanıt var. Bu çalışma, bu sonuçları desteklemek için kuzeydoğu Asya’dan yeni bir örnek sunuyor.” diyor.

Altay’daki Nizhnetytkesken Mağarası’ndan bir görüntü. C: Alexey A Tishkin

Araştırmanın baş yazarı Ke Wang, Altay’daki Nizhnetytkesken Mağarası’nda dini bir kostüm ve bir şamandan beklenebilecek eserlerle bulunan bir adamın kalıntılarıyla ilgili bulgulara çok şaşırdığını söylüyor. Kemikleri yaklaşık 6.500 yıl öncesine dayanıyor, bu da onu yeni ortaya çıkan Altay grubunun çağdaşı yapıyor, ancak araştırma ekibinin analizi, kalıntılarının 1500 kilometre batısında, Rusya’nın Uzak Doğusundaki gruplarla genetik bağları olduğunu ortaya çıkardı.

Wang, “Bu, çok farklı genetik profillere sahip bireylerin aynı bölgede yaşadıkları anlamına gelir. Mezar eşyaları diğer arkeolojik alanlardan farklı görünüyor, bu da hem kültürel hem de genetik olarak farklı bireylerin Altay bölgesine hareketliliğini ima ediyor.” diyor.

Bu keşif, o dönemde bölgedeki insanlar hakkında bir dizi ilginç soruyu ve olasılığı gündeme getiriyor.

Zürih Üniversitesi Evrimsel Tıp Enstitüsü’nden biyomoleküler arkeolog Shevan Wilkin, “Uzak batıdaki bu potansiyel şamanla ilgili bu keşif, atalarının grubunun daha önce düşündüğümüzden daha yaygın olduğu anlamına gelebilir mi?” diyor. “Yoksa bu onun aslında gezici bir din uygulayıcısı veya şifacı olduğu anlamına mı geliyor? Tüm ihtimaller çok ilginç.”

Genel olarak bu çalışma, tarih öncesi grupların daha önce inanıldığından daha bağlantılı olduğunu gösteriyor.

Posth, “Sonuç olarak, coğrafi olarak uzak avcı-toplayıcı gruplar, daha önce beklenenden çok daha büyük ölçüde genetik bağlantıların kanıtlarını gösterdi. Bu, insan göçlerinin ve gruplar arasındaki çiftleşmelerin eski avcı-toplayıcı toplumlar için bir istisna değil, aynı zamanda norm olduğunu gösteriyor.” diyor.


Makale: Ke Wang et al. (2023). Middle Holocene Siberian genomes reveal highly connected gene pool throughout North Asia. Current Biology.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login