Mısır Mumyasının Sargılarına Yazılmış Gizemli Mesaj Neydi?

1800’lerde bir mumyanın sargılarında tanımlanamayan antik bir dil bulunduğunda, Mısırbilimcilerin kafası oldukça karıştı. Bunu çözmek on yıllar aldı, ancak en nihayetinde çok değerli bilgiler elde edildi.

Etrüsk yazıları, daha sonra bir Mısır mumyasını sarmak için bandaj olarak kullanmak üzere şeritler halinde parçalanan Zagreb Keten Kitabını oluşturuyor. C: Archaeological Museum of Zagreb

1868’de, o zamanlar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun bir parçası olan Hırvatistan’daki Zagreb Müzesi, Mısırlı bir kadına ait olan bir mumya aldı. Mumyanın önceki sahibi, sargılarını çıkarmış ama onları tutmuştu. Sıradan bir insandı, kraliyetten ya da rahip sınıfından değildi. Fakat, sargıları büyüleyici bir bulmaca içeriyordu. Keten şeritler üzerinde yazı vardı, ancak Mısırbilimci Heinrich Brugsch bunların Mısır hiyeroglifleri olmadığını belirtti. Bu onun bilmediği bir yazıydı.

Yirmi yıl sonra, 1891’de müze yetkilileri, işaretleri tercüme edip edemeyeceklerini görmek için sargıları Viyana’ya göndermeyi kabul etti. Sargılar, sonunda şifreyi çözebilen Avusturyalı Mısırbilimci Jakob Krall tarafından incelendi. Harfler, bazılarının tahmin ettiği gibi Kıpti değil, Roma öncesi İtalya’ya egemen olan bir kültür olan Etrüsk’e aitti. Mumyayı yüzyıllar önce kim sardıysa, Etrüsk keten kitabından yırtılmış şeritler kullanmıştı.

(İlgili: Etrüskler Kimdi? Antik Dna Cevap Veriyor)

Keşif sansasyonel oldu. Etrüsk keten kitaplarına yapılan referanslar birçok klasik eserde bulunuyor, fakat günümüze ulaşan örnekleri bulmak imkansızdı. Mısır’ın kurak iklimi, mumyayı kurutmak için kullanılan kurutucularla birleştiğinde, hassas kumaşı korumak için mükemmel bir ortam yaratmıştı. Mumyanın sargıları, yalnızca sağlam bulunan ilk keten Etrüsk metni değil, aynı zamanda Etrüsk’te şimdiye kadar bulunan en uzun metindi. Dolayısıyla bu, kültür hakkında bilgi edinmek için inanılmaz bir kaynaktı.

Krall’ın, Zagreb Keten Kitabı’nı (Latince adı Liber Linteus Zagrabiensis olarak da bilinir) tanımlaması, içeriği ve ne zaman yazıldığı hakkında birçok soruyu gündeme getirdi. Bir Etrüsk kitabının Mısırlı bir mumyayı nasıl sardığı da eşit derecede ilginçti.

Etrüsk bilmeceleri

Modern İtalyan Toskana bölgesi, kabaca eski Etrüsk anavatanı Etruria’ya karşılık gelir. Milattan önce 8. yüzyılda ortaya çıkan Etruria, Yunan kolonistleriyle ticaret yaptı ve sofistike bir metal işleme, resim ve oymacılık kültürü geliştirdi. Ticaret, Etruria mallarını, Yunan tanrılarını ve Euboean Yunan alfabesini getirdi. Etrüskler alfabeyi sağdan sola yazılan kendi yazılarını oluşturacak şekilde uyarladılar.

Zagreb Arkeoloji Müzesi’ndeki mumyalanmış Mısırlı kadının milattan önce 4. ila 1. yüzyıllar arasından olduğu düşünülüyor. C: Wikimedia Commons

Zagreb Keten Kitabı, öldüğünde 30 ila 40 yaşları arasında olan bir kadının vücuduna sarılmıştı. Etrüsk metni ve Mısır Ölüler Kitabı’na ek olarak, mumyası renkli boncuklardan oluşan bir kolye, çiçekli bir başlık ve mumyalanmış bir kedinin kafatası ile toprağa verildi.

Etrüsk dili, Avrupa dilleri arasında neredeyse benzersiz. Neredeyse tüm Avrupa dilleri (İngilizce dahil), binlerce yıl önce Avrupa’ya gelen Hint-Avrupa dillerinden türemiştir. Bununla birlikte, Etrüsk dili bir istisna: Hint-Avrupa akınından önce gelen ve hayatta kalan bir dilin nadir bir örneği.

Erken Roma tarihi, şehrin en eski kralları olarak hizmet eden Etrüsklerin tarihi ile iç içedir. Etrüsk sözcükleri Latince’ de bir şekilde var olmayı başardı. Mesela, Etrüskçe “maske” kelimesi olan phersu, “persona” ve “person” için kök sözcüktür. Fakat, cumhuriyetçi Roma’nın gücünün artması, Etrüsk toplumunu tüketecek, yalnızca eserlerini, mezar sanatını ve giderek daha az insanın okuyabileceği yazıtları bırakacaktı.

Birinci yüzyıl Roma imparatoru Claudius, bir Etrüsk’ün öğrencisiydi ve klasik antik dönemde onu konuşabilen ve okuyabilen son insanlardan biriydi. Claudius, modern çağa ulaşamayan 20 ciltlik bir Etrüsk tarihi bile yazdı.

Artan kanıtlar

Sargılara sarılmadan önce, Zagreb Keten Kitabı, 12 sütun metinle kaplı yaklaşık 3,5 metre uzunluğunda bir sayfaydı. Sargılardan kurtarılan kısmın, orijinal metnin yaklaşık yüzde 60’ı olan yaklaşık 1.330 kelimeye karşılık geldiği düşünülüyor. Keten kitabın keşfinden önce, Etrüsk uzmanları antik dili yalnızca 10.000 kısa yazıt temelinde inceleyebildiler, ancak Krall’ın keten kitabın dilini 1891’de tanımlaması, mevcut metin miktarını büyük ölçüde artırdı.

Ritüel içkileri dökmek için kullanılmış olabilecek pişmiş toprak bir kap, milattan önce altıncı yüzyıldan kalma. Şimdi İtalya, Tarquinia Arkeoloji Müzesi’nde bulunuyor.

Zagreb Keten Kitabı’nı çeviren uzmanların Etrüsk takvimi ve tanrıları hakkında derin bilgiye ihtiyacı vardı. Aşağıdaki örnekler kitabın sekizinci sütununun ilk satırlarından alındı:

θucte. ciś. śariś. esvita. vacltnam 

“[Ağustos] 13’te, adak törenini ayinlere göre yapın.”

culścva. spetri. etnam. i.c. esvitle. ampn/ eri
“Kutsama için kapıları (açık?) koruyun, 

celi. huθiś. zaθrumiś. flerχva. neθunsl śucri. θezeric.
“24 Eylül’de Nethunlar [Neptün] için kurbanlar sunulacak.”

Başta, uzmanlar keten kitabın bir cenaze töreni için yazıldığına inanıyorlardı, bu da bir zamanlar sarıldığı bedenle bir şekilde bağlantılı olduğu yönünde spekülasyonlara yol açtı. Mumya, 1840’larda İskenderiye’de Mihail Baric adında bir Hırvat adam tarafından satın alınmıştı. Mumyayı Viyana’daki evinde tuttu. Ölümünden sonra mumya ve sargıları Zagreb’deki müzeye bağışlandı.

Etrüsk keten kitabı mumyanın sargılarının bir parçasını oluşturan tek metin değildi. Bedeni sarmak için Mısır Ölüler Kitabı’nın bir papirüsü de kullanıldı. Bu Mısırlı eser Nesi-Khons (“evin hanımı”) adlı bir kadın figürüne atıfta bulunuyor. Uzmanlar bu figürün,  vücudu mumyalanmış kadın olduğuna inanıyor. 20. yüzyılın sonlarında, milattan önce 4. ve 1. yüzyıllar arasında yaşadığı ve 30’lu yaşlarında öldüğü tespit edildi.

Keten kitabın siyah mürekkebi yanmış fildişinden yapılmış, başlıklar kırmızı renkte, pigmentlerde kullanılan kırmızı bir cevher olan zincifre sayesinde yazılmıştı. Etrüsk metni birçok yerde mumyalama sürecinde kullanılan balzam tarafından gizlenmişti, ancak 1930’larda kızılötesi fotoğrafçılıktaki ilerlemeler sayesinde, Etrüsk’ün 90 satırı daha deşifre edildi. Bu sayede uzmanlar kitabın rolünün ne olduğu konusunda daha netleşti. Bu, yıl boyunca gerçekleştirilen ayinleri detaylandıran bir ritüel takvimiydi.

Kitap, Yunan tanrısı Helios’un eşdeğeri olan Etrüsk güneş tanrısı Usil’e atıfta bulunuyor. Burada MÖ beşinci yüzyıldan kalma bir Etrüsk arabası dekorasyonunda tasvir edilmiş.

Etrüsk kitabındaki talimatlar, belirli tanrılara ne zaman tapınılması gerektiği ve bir libasyon veya hayvan kurban etme gibi ritüellerden hangisinin yerine getirilmesi gerektiğine odaklanıyor. Bahsedilen belirli tanrılar arasında, bir Etrüsk su tanrısı olan Nethuns, Roma deniz tanrısı Neptün ile yakından ilişkili bir figür. Metin ayrıca Yunan güneş tanrısı Helios’a benzer şekilde Etrüsk güneş tanrısı Usil’e atıfta bulunuyor.

Daha sonraki çalışmalar, kompozisyonunun yerini belirleyen kelimeleri ve isimleri belirledi. Etrüsk uzmanları, keten kitabın günümüz İtalyan şehri Perugia yakınlarında yapıldığına inanıyor. Keten kumaşın kendisi milattan önce 4. yüzyıla tarihlenirken, metinsel ipuçları yazının çok daha sonrasına ait olduğunu gösteriyor. Ayin yılının başlangıcı olarak Ocak ayının dahil edilmesi, metnin milattan önce 200 ile 150 yılları arasında yazıldığının en güçlü göstergesi. Metnin bu tarihlendirmesi doğruysa, Roma gücünün genişlemesiyle yakında silip süpürülecek olan bir yaşam tarzına bir pencere açar.

Etrüsk sanatı, İtalya’nın Tarquinia kentindeki Augurs’un Etrüsk Mezarı’ndaki MÖ altıncı yüzyıl freskinden alınan bu ayrıntı gibi, bu antik kültür hakkında önemli bir bilgi kaynağı.

Bir ritüel yıllığı

Uzmanlar hala bu Etrüsk metninin Mısır’a nasıl ulaştığını tam olarak bilmiyorlar. Birçok hipotez ileri sürüldü. Bunlardan birincisi, 19. yüzyılda mumyanın satın alındığı İskenderiye şehrinin milattan önce 4. ve 1. yüzyıllar arasında uluslararası ticaretin odak noktası olması. Kozmopolit bir liman kentinde, diğer kültürlerden gelen metinler görmek nadir değildi; yani vücudu, o sırada mevcut olan malzeme ile basitçe mumyalandı. Bu teoriye göre, kitabın kendisi ile ölen kadının inançları arasında özel bir bağlantı yoktu. Mumyalayıcılar sadece etrafta olanı kullandılar.

Bir diğer teoriyse bambaşka bir şey öneriyor. Bu teori, Mısırlıların Ölüler Kitabı’nı kendi mezarlarına yerleştirmelerine benzer şekilde, keten kitapların mezarlara yerleştirildiğini gösteren Etrüsk heykellerine işaret ediyor. Ölen kadın Etrüsk soyundan olsaydı, akrabaları onu hem Mısır Ölüler Kitabı’nı hem de Etrüsk keten metnini kullanarak hem evlat edindiği hem de atalarının kültürlerinin geleneklerine göre gömmüş olabilirdi.


National Geographic. 19 Mayıs 2022.

Bilkent Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu.

You must be logged in to post a comment Login