Araştırmaya Göre Antik Yunanlar Zayıf Bebekleri Öldürmüyordu

Araştırmacılar, antik yazar tarafından yazılanın aksine, engelli bebekleri terk etmenin antik Yunan kültüründe kabul edilen bir uygulama olmadığını öne sürüyor.

18. yüzyıldan kalma bir resim, Spartalı yaşlıları yeni doğmuş bir bebeği teftiş ederken gösteriyor. C: Wikimedia Commons

Yunan filozof Plutarch, MS 100 civarında yazdığı Lycurgus’un Yaşamı adlı biyografisinde, Spartalıların yeni doğan bebekleri inceleme için bir yaşlılar konseyine nasıl teslim ettiğini anlattı.

“Zinde ve güçlü” bebekler hayatta kaldı, ancak “düşük ya da deforme” olduğu tespit edilenler dışarıda ölüme terk edildi, diye yazan Plutarch, “ne kendileri için ne de şehrin doğal hayatlarını yetersiz donanımla yaşamalarının daha iyi olmadığı gerekçesiyle.”

Yaklaşık 2.000 yıl sonra, Plutarch’ın hikayesi, antik Yunan toplumu hakkında yaygın olarak kabul edilen bir fikir haline geldi. Modern bilim insanları bile filozofun sözlerini gerçek değeriyle alıp, günümüz toplumu ile eski toplumlar arasındaki farkları vurgulamak için bu fikri nesiller boyu öğrencilere tekrarladılar.

Sydney Üniversitesi arkeologu Lesley Beaumont, “Bilim insanları, basitçe, engelli çocukların açık havada veya halka açık bir yerde korunmasız bir şekilde terk edildiğini varsaydılar.” diyor.

(Tarih Öncesi Anneler, Çocuklarına Sanılandan İyi Bakıyordu)

Bu inanç aynı zamanda modern vahşeti haklı çıkarmak için de kullanılmıştı. Nazi öjenistleri (eugenicist – soygelişimci), örneğin eski Yunan emsalinden alıntı yaparak engelli insanları öldürmek için dava açtılar. California Eyalet Üniversitesi’nden Klasikçi Debby Sneed, “Oldukça kötü amaçlar için kullanılmaya başlandı.” diyor.

Ancak arkeolojik kanıtlar ve edebi kaynaklara daha yakından bakmak, bunun sadece bir efsane olabileceğini gösteriyor. Hesperia dergisinde bugün yayımlanan bir çalışmada Sneed, engelli bebekleri terk etmenin, ara sıra olsa bile, antik Yunan kültürünün kabul edilen bir parçası olmadığını savunuyor.

Bebek katli çoğu toplumda -modern zamanlar da dahil olmak üzere- ara sıra meydana gelse de, pek çok kültür bundan kaçınır. Sneed, Yunanların da bundan farklı olduğunu gösterecek çok az şey olduğunu söylüyor.

Ancak Sneed, Plutarch’ın, kendisi doğmadan 700 yıl önce meydana gelen olaylar hakkında yazdığını belirtiyor. Ve antik tarihçinin kendi anlatımı, alışılmadık derecede kısa ve “bacakları sakat” olan ama yine de iyi bir lider olan başka bir Spartalı kraldan bahseder. MÖ 400 civarında yazan isimsiz bir Yunan doktor, çağdaş hekimlere doğuştan sakat yetişkinlere nasıl yardım edecekleri konusunda tavsiyelerde bulundu. Tüm bu metinsel ipuçları, gözle görülür şekilde farklı doğan bebeklerin yetişkinliğe kadar toplumun üretken üyeleri olarak yaşadığını gösteriyor.

Sneed, doğumda derin sağlık sorunları olan bebeklere yaşamlarının ilk haftalarından çok daha fazla bakıldığını gösteren arkeolojik kanıtların bu görüşü desteklediğini söylüyor. Örneğin 1931’de Atina’daki bir kuyuda 400’den fazla bebeğin kalıntıları ortaya çıktı. 2018’de yapılan bir analizde, arkeologlar kalıntıların çoğunlukla en fazla birkaç günlük olduğunu gösterdiler ve bu, seçici bebek öldürmeyle değil, antik dünyadaki tipik yüksek bebek ölüm oranlarıyla tutarlıydı.

İskeletlerden biri, omurilik sıvısının kafatasında sıkışıp beyne baskı yaptığı şiddetli hidrosefali hastası 6-8 aylık bir çocuğa aitti. Durum gözle görülür şekilde anormal bir kafatası şekliyle sonuçlanır ve bugün bile genellikle ölümcüldür. Sneed, “Bu bebeğe önemli ölçüde bakılması gerekiyordu” diyor. “İnsanlar ölene kadar hala bu bakımı uyguluyorlardı.”

Sneed, “Bu arada Yunanistan’ın dört bir yanındaki mezarlarda, bazılarının ağızlarında bebek dişi izleri olan küçük, küresel seramik ibrik ağızlı şişeler ortaya çıktı.” diyor. Sneed, biberonların yarık damak veya diğer engelleri olan bebekleri beslemek için kullanılmış olabileceğini savunuyor – özellikle de nadir oldukları ve esas olarak 1 yaşın altındaki bebeklerin ve çocukların mezarlarında ve neredeyse hiçbir zaman sütten kesilme yaşına yakın daha büyük çocukların mezarlarında bulunmadıkları için. Figürinler ayrıca ciddi yarık damakları olan yetişkinler de dahil olmak üzere deformiteleri olan yetişkinleri de tasvir ediyor.

Kanıtlar birlikte ele alındığında, anormal uzuvlar veya sakatlıklarla doğan bebeklerin düzenli olarak beslendiğini ve genellikle yetişkinliğe kadar hayatta kaldığını gösteriyor. Sneed, “İnsanların bebekleri aktif olarak öldürmediğine dair çok sayıda kanıtımız var.” diyor, “ve öldürdüklerine dair hiçbir kanıt yok.”

Diğer bilim insanları bu iddiayı kabullenme konusunda daha isteksiz “Tüm antik Yunan ve Roma toplumunu zayıf bebeklerden kurtuldukları yönünde tanımlayabilir misiniz? Kesinlikle hayır.” diyor Manchester Üniversitesi’nden bir klasikçi olan Christian Laes. “Ancak kanıtın olmaması, fenomenin kendisinin de olmadığı anlamına gelmez.” Laes, diğer toplumlardan alınan etnografik örneklere dayanarak, ailelerin onları büyütmeye gücü yetmezse bebeklerin düzenli olarak terk edildiğini veya öldürüldüğünü savunuyor. Toplumsal rahatsızlık veya utanç, daha eski kaynaklarda yaygın bir uygulamadan neden bahsedilmediğini açıklamaya yardımcı olabilir.

Beaumont, bebek öldürmek ile daha pasif terk etmek arasında bir çizgi çizerek, bebekleri aktif olarak öldürmek için hiçbir kanıt olmamasına rağmen, istenmeyen bebeklerin yine de başkaları tarafından alınıp büyütülecekleri umuduyla halka açık bir yere veya açık havada bırakılmış olabileceğini öne sürüyor. “Varsayımlarımızı sorgulamamızı sağlamak gerçekten çok önemli ve Sneed bir sürü kanıt getirdi. Ama engelli çocukları yetiştirmenin yaygın bir uygulama olduğu konusunda hemfikir olabileceğimden emin değilim.”

Sneed, eleştirmenlerin engellilerle ilgili modern varsayımlardan fazlasını masaya yatırma sorumluluğu olduğunu söylüyor. Bugünün insanları engellileri değersizleştirme eğiliminde olduğundan, geçmişteki insanların da aynı şeyi yaptığını varsayıyoruz. Ancak, “İnsanların hasta veya engelli bebeklerin bakımına zaman ve kaynak ayırdığını gösteren birçok farklı kanıt var” diyor.


Science News. 10 Aralık 2021.

Makale: Sneed, D. (2021). Disability and Infanticide in Ancient Greece. Hesperia: The Journal of the American School of Classical Studies at Athens, 90(4), 747–772.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login