At kalıntılarının detaylı incelenmesi, biniciliğin eski Çin medeniyetini dönüştürmeye yardım ettiği zamanı aydınlatıyor.
At biniciliğinin gelişi, atalarımızın hayatlarını, göç etme, savaşma ve ticaret yapma şekillerini geri dönülmez bir şekilde değiştirdi. Yakın zaman önce araştırmacılar, Çin’deki biniciliğin en eski doğrudan kanıtını buldular. Bu kanıt, uygarlığın dört ayak üzerinde dolaşmak için yeni keşfedilen bir yetenekten nasıl etkilendiğine dair tarihsel zaman çizelgesinin kilidini açmaya yardımcı olabilir.
Boulder’daki Colorado Üniversitesi Doğa Tarihi Müzesi’nden arkeolog William Taylor, komşu medeniyetlerin yaklaşık MÖ 1200’den beri ata bindiği bilinirken, Çin’deki biniciliğin yükselişinin zamanlaması ve ayrıntılarının uzun süredir belirsiz kaldığını söylüyor.
(Binicilik, Moğolların Multietnik İmparatorluk Kurmasını Sağladı)
Ancak, geçtiğimiz ay Proceedings of the National Academy of Sciences’da yayımlanan yeni çalışma, Çin’deki at biniciliğinin MÖ 350’ye kadar uzandığını gösteriyor. Bu, ata binmenin Çin askeri gücünü artırdığı ve MÖ 3. yüzyılda Qin hanedanlığı döneminde ilk birleşik imparatorluğun oluşumuna katkıda bulunduğunu gösteriyor. Ayrıca Çin üzerinden İpek Yolu ticaret rotasının katalize edilmesine yardımcı olduğu ile de tutarlılık sağlıyor.
Çin’in Xi’an kentindeki Northwest Üniversitesi’nden Yue Li ve Jian Mia liderliğindeki Dr. Taylor ve meslektaşları, kuzeybatı Çin’de kazılan yaklaşık 2.400 yıllık sekiz büyük ölçüde sağlam at iskeletini analiz etti. Taylor, hayvanların tüm bedenlerine erişebilmenin bir nimet olduğunu söyleyerek, genellikle küçük parçalarla çalışmak zorunda olduklarını belirtti.
Ekip, atların omurlarını inceleyerek işe başladı. İnceledikleri yaklaşık 240 omurdan yüzde 60’ından fazlası aşırı kemik büyümesi, füzyon ve kırıklar gibi anormallikler gösterdi. Bu patolojiler en çok bel ve sırtın alt kısmını oluşturan torasik omurlarda görüldü.
Northwestern Üniversitesi’nden arkeolog Katherine Kanne, ‘’Bir atın en çok belinin alt kısmı üstüne oturulmasından kaynaklanan yükü taşır.’’ diyor.
Taylor ve çalışma arkadaşları daha sonra atlardan yedisinin kafatasını inceledi. Altısının burun kemiklerinde belirgin oluklar olduğunu buldular. Dr. Taylor, bu patolojinin yorucu bir şekilde çalıştırılan bir atta ortaya çıkabileceğini, çünkü ağır nefesin bazı kasların aşırı gelişmesine neden olduğunu ve bunun da kemik yapısını değiştirebileceğini söylüyor: ‘’Bu oluğun derinliği, bir hayvanın yaşamı boyunca ne kadar yoğun bir şekilde kullanıldığının bir göstergesi.’’
Bilim insanları daha sonra atların dişlerini analiz ettiler. Taylor ve meslektaşları, sağlam dişleri olan altı atın hepsinin alt ikinci küçük azı dişlerinde, dizgin ile atın dişleri arasındaki travmatik temasla tutarlı olarak aşınma belirtileri gösterdiğini buldular. Taylor, ‘’Dizginleri sertçe çekiştiren bir binici, atın ağzını dişlere çarpacak kadar geriye çekebilir,’’ dedi.
Birleşik Krallık’taki Exeter Üniversitesi’nde bir arkeolog olan Alan Outram, ‘’Birlikte ele alındığında, bu kemik ve diş anormallikleri, atlara ağır yük verildiğinde neler olacağına dair ders kitabı niteliğinde örneklerdir. Bu atların binici atı olduğuna şüphe yok.’’ diyor.
Dr. Taylor, ata binmenin ortaya çıkışının izini sürmenin, Çin’deki önemli değişiklikleri nasıl katalize ettiğini daha iyi anlamak için ilk adım olduğunu söyledi, “Atların, esasen savaş arabası çeken bir hayvan olmaktan, gelişmiş süvari savaşlarında yer alan bir hayvana nasıl dönüştüğünü bilmiyoruz. İşte bu hikayeye ilişkin bazı ipuçlarını burada bulmayı umuyoruz.”
kaynak: https://www.nytimes.com/2020/11/13/science/horses-china-archaeology.html
The New York Times Science. 13 Kasım 2020.
Makale: Li, Y., Zhang, C., Taylor, W. T. T., Chen, L., Flad, R. K., Boivin, N., … & Xi, T. (2020). Early evidence for mounted horseback riding in northwest China. Proceedings of the National Academy of Sciences.
You must be logged in to post a comment Login