Göz enfeksiyonlarını tedavi etmek için kullanılan 1000 yıllık bir formül, antibiyotik direnci ile mücadelede alışılmışın dışında bir yol gösterebilir.
Sarımsak, soğan, şarap ve bir tutam sığır safrası. Bu gerçek bir cadı iksiri, fakat yeni bir Scientific Reports makalesinin gösterdiği gibi “Bald’ın göz merhemi” olarak adlandırılan bu Orta Çağ tarifi, antibiyotiklere dirençli olanlar da dahil olmak üzere çeşitli zararlı bakteri türlerini ortadan kaldırmada etkili.
Gerçekten de, Warwick Üniversitesi Yaşam Bilimleri Okulu’ndan Freya Harrison tarafından yönetilen yeni makale, anti-bakteriyel bileşikler elde etmenin değeri yeterince bilinmemiş bir yolunu vurguluyor. Daha önce etkili olan birçok antibiyotik ilaç artık işe yaramıyor çünkü mikroplar onlara karşı yeni savunmalar geliştiriyorlar. Alternatif stratejiler geliştirmek bu sebeple gerekli. Orta Çağ metinleri tıbbi bilgiler için ilk bakışta tuhaf bir kaynak gibi görünebilir, fakat bu konuda bize yardımcı olabilirler.
(Bir Evin Bacasında 300 Yıllık Büyü Karşıtı İksir Bulundu)
Emory Üniversitesi’nden ve yeni araştırmaya dahil olmayan etnobotanist Cassandra Quave, “Bitkiler binlerce yıldır enfeksiyona karşı ilaç olarak kullanılıyor ve biz sadece gerçek potansiyellerini anlamak için ilk adımı attık. Bu çalışma heyecan verici, çünkü Bald’ın göz merheminin içinde bulunanlar gibi belirli bitki bileşenlerinin karışımlarının bazen enfeksiyonla mücadelede tek tek bileşenlerden daha iyi çalıştığını gösteriyor,” dedi.
Gerçekten de yeni araştırmanın gösterdiği gibi, Bald’ın göz merheminin gücü tek bir malzemeye indirgenemezdi. Çalışması için tüm bileşenlerin mevcut olması gerekiyordu, bu da bileşik kombinasyonlarını çalışmanın önemini vurguluyordu.
Yeni çalışma, Nottingham Üniversitesi İngilizce Okulu’ndan Christina Lee tarafından yürütülen önceki araştırmanın devamı niteliğinde. Lee, ilaçlar, losyonlar (veya merhemler) ve tedaviler için tavsiye ve tarifler içeren eski bir Anglo-Sakson tıbbi ders kitabı olan Bald’s Leechbook‘u inceliyordu. MS 905 civarında yazılan kitap İngiliz Kütüphanesi’nde bulundu. Bald’ın göz merhemi ilgisini çeken Lee, diğer uzmanların da yardımıyla losyonun, ciddi ve hatta ölümcül enfeksiyonlara neden olabilecek Staphylococcus aureus’a (MRSA) karşı antibakteriyel bir bileşik olarak şaşırtıcı derecede etkili olduğunu keşfetti.
Yeni çalışma için, Harrison ve ortak yazarlar mayayı yeniden oluşturarak planktonik bakteriler ve biyofilmler (antibakteriyel dirençli özelliklerle donatılmış karmaşık bir bakteri kolonisi) dahil beş bakteri suşuna karşı test ettiler.
Özellikle Bald’ın göz merhemi, Acinetobacter baumanii (genellikle savaş yaralarında bulunur), tenotrophomonas maltophilia (genellikle akciğer enfeksiyonlarıyla bağlantılı), Staphylococcus aureus (genellikle cerrahi enfeksiyonlarla bağlantılı) ve Staphylococcus epidermidis (bademcik iltihabı, kızıl, selülit ve romatizmal ateş gibi enfeksiyonlarla ilişkili) enfeksiyonları dahil olmak üzere yumuşak doku enfeksiyon modellerine uygulandı. Bu bakteriler ayrıca diyabetik ayak ülserlerinde bulunur ve hepsi standart antibiyotiklere değişen derecelerde direnç göstermiştir.
Makaleye göre Bald’ın göz merheminde bu bakterilere karşı planktonik veya biyofilm formunda “umut verici antibakteriyel aktivite” görüldü. Orta Çağ karışımı insan hücrelerine veya farelere zarar vermedi ve bileşiğin enfeksiyonlar için etkili bir tedavi olarak yeniden oluşturulabileceğini öne sürdüğü için bu iyi bir haberdi.
Soğan, sarımsak, şarap ve sığır safrası karışımının bu bağlamda bu kadar iyi çalışabilmesi oldukça şaşırtıcı ve bu iksirin mucidinin zamanında bir şeyler peşinde olduğu açık. Nasıl çalıştığına gelince, bu şimdilik gizemini koruyor.
Sarımsak, planktonik bakteri formlarına karşı etkili olsa da ayak ülserlerinde görülen bakteri türleri gibi biyofilmlerle mücadelede çok etkili olmayan allisin içerir. Buna göre, araştırmacılar Bald’ın göz merheminin birçok parçaların toplamının sonucu olduğunu söylüyorlar.
Araştırmacılar, “Bald’ın göz merheminde güçlü anti-biyofilm aktivitesinin tek bir bileşene atfedilemeyeceğini ve tam aktivite elde etmek için tüm bileşenlerin kombinasyonunun kullanılması gerektiğini bulduk,” diye yazdı.
Harrison’ın Warwick Üniversitesi basın bülteninde açıkladığına göre yeni araştırma, antibakteriyel bileşiklerin birden fazla bileşenle tedarik edilmesinin önemini gösteriyor.
Harrison, “Bugün kullandığımız antibiyotiklerin çoğu doğal bileşiklerden elde ediliyor ancak çalışmalarımız yalnızca tek bileşikleri değil, biyofilm enfeksiyonlarını tedavi etmek için doğal ürünlerin karışımlarını da keşfetme ihtiyacının altını çiziyor. Gelecekte doğal ürünlerden elde edilen antibiyotiklerin keşfedilebilmesinin, tek bir bitki veya bileşikler yerine bileşen kombinasyonlarının incelenmesiyle geliştirilebileceğini ve bu ilk örnekte, bu kombinasyonun diyabetik ayak ve bacak ülseri gibi enfekte yaralar için yeni tedaviler önerebileceğini düşünüyoruz,” dedi.
Bu, bilim insanlarının eski ilaçlarda önemli bulduğu ilk şey değil. Geçen yıl Quave, ABD İç Savaşı sırasında kullanılan tıbbi bitkileri araştıran bir makalenin ortak yazarıydı. Konfederasyon İç Savaş alan rehberinde bulunan yönlendirmelerin hepsi antimikrobiyal potansiyel sergileyen bitki bazlı üç topikal ilaç tarifi veriyordu.
Gizmodo. 31 Temmuz 2020.
Makale: Jessica, F. P., Anonye, B. O., Cain, R., Moat, J., Ortori, C. A., Lee, C., … & Harrison, F. (2020). Anti-biofilm efficacy of a medieval treatment for bacterial infection requires the combination of multiple ingredients. Scientific Reports (Nature Publisher Group), 10(1).
You must be logged in to post a comment Login