Yapılan çalışma, tartışmalara son vererek, insanların Moa adı verilen dev kuşları aşırı avlayarak yok ettiğini ortaya koyuyor.
Moa (Dinornithiformes) olarak bilinen büyük, uçamayan kuşların dokuz türü, milyonlarca yıl boyunca Yeni Zelanda’ da gelişimini sürdürdü. Ancak daha sonra, günümüzden 600 yıl önce, aniden nesilleri tükendi.
Moa kuşlarının yok olmaları, 13. yüzyıl sonlarında insanların ilk defa adaya ayak basmasıyla aynı zamana denk geliyordu ve bilim insanları uzun zamandır, Moaların sayısının azalmasında Homo sapiens tarafından avlanmanın oynadığı rolü merak ediyorlardı.
Dev kuşları yok olmanın eşiğine biz mi getirdik, yoksa onlar zaten volkanik patlamalar ve hastalıklar nedeniyle yok olma yolunda ilerliyorlar mıydı?
(Avustralya’daki Büyük Hayvanların Yok Olmasının Nedeni İklim Değil İnsanlar)
Moa kuşlarının fosilleri üzerine yapılan bir genetik çalışma, bu kuşların yok olmasının tek faili olarak insanlığı işaret ediyor. Çalışma, geçmişteki insanların hayvanları sürdürülebilir şekilde mi avladığına yoksa sayısız türün yok olmasının suçlusu mu olduğuna ilişkin, devam etmekte olan tartışmaya katkıda bulunuyor.
Araştırmaya dahil olmayan, Barcelona Evrimsel Biyoloji Enstitüsü’nden evrimsel biyolog Carles Lalueza-Fox, “Çalışma, insanlara bağlı yok olma durumunu oldukça ikna edici şekilde ortaya koyuyor.” diyor. “Türün yok olmasına uzun süreli ve doğal bir azalma sebep olmamıştı.”
Bilim insanları uzun süredir, megafaunanın (mamutlar, mastodonlar ve moaların da dahil olduğu dev hayvanlar) 9.000 ila 13.000 yıl önce başlayan ve insanların dünyaya yayıldığı zamana denk gelen yok olma sürecine neyin sebep olduğu üzerine tartışıyor.
Hayvanların sıklıkla insanlar onların habitatlarına ayak bastıktan sonra yok olması, araştırmacıları, hayvanları aşırı avlanma sonucu öldürdüğümüzü düşünmeye itiyor. Ancak diğer bilim insanları, bu türlerin ölümünün kilit noktaları olarak volkanik patlamalar, hastalıklar ve son Buzul Çağı’nın sonlarındaki iklim değişikliklerini içeren doğal nedenlere işaret ediyor. Araştırmacılara göre Moalar; dev türlerin yok olan son üyesi olmaları ve aniden yok olmalarının iklim değişikliklerinin parmağı olamayacak kadar yakın zamanda gerçekleşmesi bakımından, bilhassa ilginç bir durum teşkil ediyor. Ancak son çalışmada bazı bilim insanlarının iddia ettiği gibi, diğer doğal nedenler Moaları yok olma yoluna sokmuş olabilir mi?
Kopenhag Üniversitesi’nden evrimsel biyolog Morten Allentoft, bu hipoteze şüpheyle yaklaşıyor. Arkeologlar biliyor ki ilk Polinezyalılar her yaştan Moa’yı hatta yumurtalarını bile yiyordu. 12-250 kilogram arasında çeşitlilik gösteren boyutlarıyla Moa türleri, insanlar gelmeden önce hiç karasal memeliyle karşılaşmamış olmaları nedeniyle, insanlara oldukça büyük öğünler sağlıyordu. “Arkeolojik alanlarda yığınla kuş kemikleri görüyorsunuz.” diyor Allentoft. “Eğer hayvanları yaşam evrelerinin her aşamasında avlarsanız, nesillerini sürdürme imkanları olmaz.”
“Dinornis robustus”un da dahil olduğu (2 metre boyunda, yerden 3.6 metre yükseklikteki yeşilliklere ulaşabilen en uzun Moa), dört ayrı türden 281 farklı Moa’nın DNA’sını ve radyokarbon tarihleme yöntemini kullanan Allentoft ve çalışma arkadaşları, Moaların son 4.000 yıldaki genetik ve popülasyon tarihini belirlemek için işe koyuldu. Yaşları 12.966’dan 602’ye kadar çeşitlilik gösteren Moa kemikleri, Yeni Zelanda’nın Güney Adası’ndaki beş farklı fosil bölgesinden toplandı. Araştırmacılar kemiklerden mitokondriyal ve nükleer DNA analizleri yaptı ve bunları dört türün genetik çeşitliliğini incelemek için kullandı.
Genellikle, hayvanların sayısı azaldıkça genetik çeşitliliklerini kaybettikleri için, yok oluş olayları hayvanların genetik tarihinde görülebilir. Fakat ekip, Moa popülasyonunun yok olma eşiğinde olduğunu gösteren hiçbir bir işaret bulamadı.
Araştırmacılar, aslında tam tersinin doğru olduğunu ileri sürdü; yok olmalarından 4.000 yıl öncesine kadar Moaların sayısı sabitti. Hatta D. robustus‘un sayısı, Polinezyalıların gelmesinden sonra yavaş yavaş artmıştı. 200 yıl kadar sonraysa kuşlar aniden ortadan kayboldu. “Genlerinde yok olacaklarını gösteren hiçbir iz yok” diyor Allentoft, “Bir bakıyorsunuz Moalar orada, bir de bakıyorsunuz ki yok olmuşlar”
“Çalışma insanların, moaların neslinin tükenmesine tek başlarına sebep oldukları konusunda muazzam derecede kanıt sunuyor.” diyor araştırmaya dahil olmayan evrimsel biyolog ve Moa uzmanı Trevor Worthy.
“Kaçınılmaz sonuç şu ki, bu kuşlar yaşlı, türlerinin son örnekleri veya yok olmak üzere değildiler. Bilakis, insanlar onlarla karşılaşana ve onları yok edene kadar, güçlü ve sağlıklı popülasyonlardı.”
Ancak Worthy, Allentoft’ un ekibinin güçlü veri setinin, “insanların kuşların yok oluşunda oynadığı rol” konusundaki tartışmalara vereceği yön konusunda şüpheli. Çünkü genelde “bazıları insanların böyle bir şey yapmamış olduğuna inanıyor” düşüncesi hakim.
Allentoft ise, Polinezyalı yerleşimcilerin moaların kökünü kazıması konusunda hiç de şaşırmış değil; başka herhangi bir insan grubunun da onlarla aynı şeyi yapacağını düşünüyor.
“Yerli insanların doğayla ahenk içinde yaşadığını düşünmek hoşumuza gidiyor. Ancak bu nadiren böyle. İnsanlar hayatta kalmak için ne gerekiyorsa onu yapar. Bu işler böyle yürüyor.”
Science Mag. 17 Mart 2014.
Makale: Allentoft, M. E., Heller, R., Oskam, C. L., Lorenzen, E. D., Hale, M. L., Gilbert, M. T. P., … & Bunce, M. (2014). Extinct New Zealand megafauna were not in decline before human colonization. Proceedings of the National Academy of Sciences, 111(13), 4922-4927.
You must be logged in to post a comment Login