Nil Kıyısındaki Kayalarda Bulunan Delikler Sığınak Kalıntısıymış

Nil’in batı kıyılarındaki insan yapımı gizemli delikler, binlerce yıl önce yok olmuş antik bir mimarinin kalıntıları olabilir.

Sabaloka Dağları’ndaki arkeolojik yerleşim yanındaki prehistorik alan. C: Petr Pokorný, 2014

Sudan’ın Sfenks bölgesinde çalışan araştırmacılar, bu garip kalıntıların muhtemelen Mezolitik dönem (MÖ 9000 ila 5000 arasında) veya daha sonralarda orada yaşayan insanlar tarafından tahta direklerle oluşturulan yapılar ile bağlantılı olduğunu öne sürdüler.

Kuzey Afrika’daki kayalardan gelen insan yapımı sıra dışı özellikler genellikle kaya sanatı araştırmaları sırasında rapor edildi. Ancak arkeologlar şimdiye kadar o tarz durumlara çok az ilgi gösterdiler.

(Sudan’ın Terkedilmiş Piramitleri)

Antiquity dergisinde yayınlanan bir çalışma, granit kayalarda bulunan bir dizi deliğe odaklanıyor. Bu kayaçlar yıllar boyunca doğal süreçlerden etkilenmiş olsa da bu özel delikler hâlâ dikkat çekiyor.

Yapılardan birinin sabitlenmiş olduğu kuzey sığındaki kaya duvarı. C: Ladislav Varadzin, 2015

Çek Ekoloji Enstitüsü’nün araştırmacılarından ve bu çalışmanın yazarlarından Lenka Varadzinová verdiği demeçte: “Bu delikler, düzenli şekilleri ve çapları nedeniyle açıkça insan yapımı. Kayaların ayrışmasıyla ortaya çıkan doğal özelliklerden oldukça farklı. Makaleyi sunduğumuzda elde ettiğimiz ilk sorulardan biri, bu deliklerin nasıl açılmış olduğu.’’ diyor.

“Tahmini olarak metal bu sürece dahil değildi, zaten bulduğumuz bir kanıt da yok. Metot konusunda emin olamayız ama bu işin çok zor bir iş olduğuna emin olabiliriz. Bir yerde uzun süre kalmak için yapılmış uzun vadeli bir yatırım diyebiliriz.”

Deneysel yeniden yapılandırma

Arkeologlar, delikleri düzenli bir silindirik şekle sahip olan, 40-50 mm arasında bir çapı bulunan, kenarları gözle görülebilecek kadar yumuşak olan ve sivri şekilde uçları bulunan delikler olarak tanımladılar. Ayrıca bu delikler günümüz zemininden aşağı yukarı 1,3 metre ile 3,2 metre yüksekte bulunuyor.

(Afrika’nın En Eski Yazılı Dillerinden Birinin Örnekleri Bulundu)

Bu delikler sihir ve maneviyat ile ilişkilendirilmiş eski ritüellerin işareti de olabilir ama buna arka çıkan kesin bir kanıt yok. Doğrusu arkeologlar bu deliklerin daha pratik işleri yerine getirmesi için yapıldığına inanıyor. Arkeologlar makalede bu hipotezi daha da derinlemesine soruşturdular.

Arkeologlar için kayalardaki delikleri tarihlemek ilgi çekicidir. C: Ladislav Varadzin, 2015

2015 kazı sezonu boyunca, arkeologlar deliklerin detaylı ölçümlerini aldı. Fotogrametri, 3D modeller ve fotoğraflar bu deliklerin ve taş duvarların dikkatlice belgelenmesi için kullanıldı.

Ekip daha sonra iki yapının varsayımsal bir yeniden yapılandırılması için verileri kullandı. Bu verilere göre yapı kayalara sıkıca tutturulmuş ve dallardan veya köklerden yapılmış bükülebilir ahşap direkler ile desteklenmiş. Ayrıca direklerin diğer ucu ise kayadaki deliklere yerleştirilmiş.

Burada delikleri uzun süre boyunca titizlikle açtılar. Amaçları kayalara tutturulacak kulübe yapıları için temel oluşturmaktı.

(Tarihin Defacto Firavunları Nubialılar ve Devam Eden Tarih)

Varadzinová: “Arkeolojide bir kesinlik yoktur, sadece yapıların nasıl göründüğüne dair bir hipotez sunuyoruz. Hipotez, sahada kaydedilen tüm verilere oluşturulan bilimsel bir canlandırmaya dayanmakta.” diyor.

“Afrika’nın kuzey doğusunda geçmişten bu yana çok az mimari kalıntı var. Fakat buradaki insanların bir şekilde barınmak zorunda olduğunu da biliyoruz. Bu nedenle buradaki kalıntıların onların yaşam alanlarıyla ilişki olduğuna inanıyoruz.’’

Yerleşim platformunun kuzey kesimindeki kaya duvarı, iki yapıdan birinin sabitlenmesi için çok sayıda delik açılmıştır. C: Ladislav Varadzin, 2015

“Bu barınaklar onları güneşten koruma ve tüm gün boyunca gölgelik oluşturması için yapıldı. Fakat kayalık arazide yerleşim için çok fazla boşluk yoktu. Yani kayalıkların ortasına bir kulübe koymak diğer aktiviteler için küçük bir alan kalmasına sebep olurdu.”

Tıpkı kaya sanatında sıklıkla yaşanan tarihleme zorluğu gibi buradaki deliklerinde tarihlenmesi oldukça zor. Arkeologlar buralarda bulunmuş olan malzemelere dayanmak zorunda kaldılar. Sfenks bölgesindeki çoğu buluntu Khartoum’un Mezolitik dönemine (ya. MÖ 9000-5500) gitmekte. Fakat bir çift buluntu ise daha sonraki dönemler olan Meroitik (MÖ 300 – MS 350) veya Meroitik Sonrası (MS 350-550) ve Funj (MÖ 1500–1800) dönemlerine tarihleniyor.

Çalışmanın yazarları kesin bir tarih veremedikleri için bunları oluşturan topluluğun kültürü hakkında çok az şey söyleyebiliyor. Fakat onlar erken dönem avcı toplayıcıları yahut geç dönem çobansı toplulukları olsalardı, makalede modellenmiş olanlara benzer nitelikteki, sırıkla desteklenmiş yapılarda yaşayacaklardı. Çünkü bu göçebe yahut yarı göçebe bir topluluk için daha pratik.


IB Times. 12 Haziran 2018.

Çukurova Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. Birçok platformda çoğunlukla uzmanlık alanıyla ilgili yazılar hazırlıyor. Arkeolojinin herkes tarafından ilgi duyulması için çalışmalarda bulunuyor.

You must be logged in to post a comment Login