1990’lı yıllardan beri Çatalhöyük kazılarını yürüten Ian Hodder’ın emekli olmasının ardından, kazı başkanı olarak Ege Üniversitesi’nden Doç. Dr. Çiler Çilingiroğlu göreve geldi.
Çatalhöyük’te uzun yıllardan beri Ian Hodder öncülüğünde devam eden arkeolojik kazılar, Ian Hodder’ın görevi bırakması üzerine Ege Üniversitesi’ne verildi.
Doç. Dr. Çiler Çilingiroğlu, Facebook hesabından yaptığı açıklamada, Çatalhöyük kazılarının yeni başkanı olarak göreve başlamak üzere olduğunu duyurdu.
Çilingiroğlu’nun Facebook hesabından yaptığı açıklamanın tamamı şöyle:
“Arkadaşlar resmileşmediği için şimdiye kadar paylaşmaktan kaçındım. Amaç gizlemek saklamak değildi. Sadece temkindi. Ancak çeşitli vesilelerle ve kontrolüm dışında bu haber tabi duyuldu. Çatalhöyük kazısının yeni başkanı olarak göreve başlamak üzereyim. Söyledim işte. Tek diyeceğim: elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım.”
Çatalhöyük’te 2017 yılında Ian Hodder’ın kazıları bırakmasının ardından çalışmalara aynı ekip tarafından benzer bir misyon ile devam edileceği öngörülüyordu. Kazılara öncülük edecek olan kişinin de, Çatalhöyük ekibi ile birlikte uzun süredir çalışan bir kişi olması bekleniyordu. Ancak gerçekleşmesi öngörülen böyle bir durum yerine, bakanlık tarafından kazının Ege Üniversitesi’nden Çiler Çilingiroğlu’na verilmiş olması kafalarda soru işareti uyandırdı.
(9000 Yıllık Dev Yerleşim: Çatalhöyük İnfografik Anlatımı)
Arkeofili olarak yaptığımız araştırmalar ve görüşmelerde, konunun muhatapları bu iddialar üzerine net bir cevap vermekten kaçındı. Ian Hodder tarafından kazıları devralması için önerilen isim olduğu iddia edilen Arkadiusz Marciniak, konu hakkında açıklama yapmaktan kaçınarak, bu soruların doğrudan Ian Hodder’a ve bakanlığa sorulması gerektiğini söyledi. Prof. Ian Hodder ise sessizliğini bozmadı. Doç. Dr. Çiler Çilingiroğlu ise kazı izni resmi olarak eline geçmediği için, konu hakkında bir açıklama yapmasının doğru olmadığını söyledi.
Arkeofili olarak yayınladığımız “Çatalhöyük Millileştirme Politikasının Kurbanı Oluyor” başlıklı haberimiz sosyal medyada bazı kesimlerde tepki gördü. Gelen tepkiler arasında en öne çıkanı, Türklerin de arkeolojik kazı yapabileceği ve Türk akademisyenlere güvenmemiz gerektiği üzerine oldu.
Ancak bu tartışmaların Türkler – yabancılar ekseninde ele almamızın nedeni, devletin politik olarak bilimsel araştırmalara yaklaşımı kaynaklıydı. Ele alınması gereken, arkeolojik kazıların Türk araştırmacılar tarafından yürütülemeyecek olması değil, devlet eliyle Türkiye’de yapılan bilimsel araştırmaların “millileştirme” politikasına alet olmasıdır. İtirazımız kazıyı devralacak olan isme ya da Türk arkeolojisine olan güvensizlik değil, devletin politik güdümünde bilimsel araştırmaların yapılamayacağı üzerinedir.
“Çatalhöyük Millileştirme Politikasının Kurbanı Oluyor” başlıklı haberimizin, yeni kazı başkanı ve ekibini yargılamak veya suçlamak amacıyla olmadığını belirtir, yeni kazı hayatlarında başarılar dileriz. Bu vesileyle bilimin kazanması ümidinde olduğumuzu belirtmek isteriz.
Bakanlığın bilimde “millileştirme” adı altında yürüttüğü bu politikaya rağmen, Türk akademisyenlerin yürüttüğü araştırmalara verdiği destek giderek azalmakta ve araştırmaları devam ettirme konusunda en büyük engel olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yabancılar tarafından yürütülen 32 arkeolojik kazının bulunduğu Türkiye’de, Türk ekipler tarafından yürütülen 118 kazı ise maddi sıkıntılar nedeniyle istenildiği düzeyde yapılamıyor. Birçok kazı başkanı ekonomik sebeplerle kazı alanlarını daraltmak zorunda kalıyor veya restorasyon konservasyon işlemlerini gerçekleştiremeyerek eserleri koruyamıyor. Öyle ki, bazı kazılara maddi destek veren belediyeler, kendi istedikleri alanlar kazılmayınca desteklerini kesebiliyor. Büyük firmalar sponsorluk desteği vermediği sürece neredeyse hiçbir kazı maddi sıkıntı yaşamadan yürütülemiyor.
You must be logged in to post a comment Login