İsrail’deki Yoram Mağarası’nda bulunan 6000 yıllık arpa DNA’sını inceleyen uluslararası bir araştırma ekibi, günümüzdeki arpa türlerine oldukça benzer olduğunu fark etti.
Bilim insanları, bu araştırma sayesinde, arpalarda nasıl başarılı genetik farklılıklar sağlanabileceğine dair bilgi edinilebileceğini söylüyor.
Bitkiler çok hızlı çürüdüğü için bozulmamış bitki DNA’sı keşifleri oldukça nadir gerçekleşir.
Nature Genetics dergisindeki makaleye göre, iyi korunmuş arpa kalıntıları İsrail’de bulunan Ölüdeniz yakınlarındaki Yoram mağarası kazısında bulundu. Buradaki kurak çevre koşullarının, arpa tanelerinin biyolojik bütünlüğünü koruduğu belirtiliyor.
Araştırma ekibi arkeologları, antik DNA analizi uzmanlarını, arpa ve diğer tarım ürünleri genetiği uzmanlarını içeriyordu.
Örneklerin günümüze kadar korunması, arpa DNA’sının genetik dizilimini çıkarmaya yetecek miktarda biyolojik maddenin örneklerde yaşamayı sürdüğü anlamına geliyor.
Arpa, ilk olarak avcı-toplayıcıların tarıma başladığı zaman olan 10.000 yıl önce evcilleştirilen, en eski tarım ürünlerinden biri. Bu eski çiftçiler günümüzde hayvanlarda yapılan seçici üreme yöntemi gibi, olumsuz özelliklere sahip bitkileri ayırıp yabani bitki türlerini yetiştirmeye başladılar.
Yoram mağarasındaki tohumların keşfi, bizi arpanın ilk evcilleştirildiği zamana daha da yaklaştırıyor.
DNA analizleri, bu 6.000 yıllık tohumların aynı bölgedeki modern arpayla oldukça benzer olduklarını gösteriyor. Bu da, bu tohumlar elde edildiğinde arpanın zaten daha önceden oldukça evcilleştirilmiş, gelişmiş bir tarım ürünü olduğu anlamına geliyor.
Almanya’daki Bitki Genetikleri Enstitüsü’nden Doktor Nils Stein BBC’ye yaptığı açıklamada “Bu 6000 yıllık arpa taneleri adeta bir zaman kapsülü. Bize 6000 yıl önce dondurulmuş olan genetik bir kalıntı sunuyor. Bunlar bize, 6000 yıl önce arpanın gelişmiş bir tarım ürünü olduğunu ve yabani arpadan tamamıyla ayrıldığını gösteriyor. 6000 yıl önceki arpa tarlaları da günümüzdekilere oldukça benziyor olabilir” diyor.
İngiltere’deki Kew Kraliyet Botanik Bahçeleri Fen Müdürü Yardımcısı Profesör Monique Simmonds, bu kadar eski bir tarihe ait korunmuş örneklerin bulunmasının çok etkileyici olduğunu söylüyor ve kullanılan DNA analiz yöntemini de takdir ediyor.
BBC’ye konuşan Profesör Simmonds, çalışmanın önemini vurguluyor ve koleksiyonlardaki, olasılıkla iyi korunmuş örneklerle ilgili yapılabilecek gelcek çalışmaları da yönlendirebileceğini söyledi.
Tohumlar bu eski tarım ürününün tarihine ve arkeolojisine katkı sağladığı gibi, günümüz türlerine de genetik çeşitliliğin yeniden getirilmesine önemli katkılar sağlayabilir.
Profesör Nils Stein ise “Yetiştiriciler genetik çeşitliliği artırmayı amaçlıyor. Belki bu antik tohumlar hakkında edinilen bilgiler, gen bankalarındaki ve tohum depolarındaki daha iyi genotipleri fark etmemizi sağlayabilir.” diyor.
BBC, Robert Thompson, 18 Temmuz 2016
You must be logged in to post a comment Login