Slovakya’da bulunan ve 37’si kafasız 38 iskeletin yer aldığı Neolitik dönem çukuru: İlginç bir ritüel mi yoksa şiddet dolu bir olay mı?
Bundan yalnızca birkaç yıl önce Slovakya’daki tarihöncesi bir çukurda keşfedilenler arkeologları derin bir dehşete sürükledi. Kazılarak gün yüzüne çıkarılan düzinelerce başsız iskelet karşısında hayrete düşen arkeologların kafasında yalnızca tek bir soru belirdi: Burada ne olmuş olabilirdi? Araştırmacılar bu ürkütücü çukurun ardındaki sır perdesini aralamaya başlasa da gerçekler göründüğünden çok daha karmaşık.
2022 yılında Slovakya’nın küçük kasabası Vráble yakınlarında bir hendeğin içinde 38 kişiye ait kalıntılar bulundu. İskeletlerin tamamının kafatası ve alt çene kemikleri eksikti; yalnızca küçük bir çocuğun kafası yerindeydi. Alan, MÖ 5.250 ile 4.950 arasına tarihleniyor ve Orta Avrupa’daki Erken Neolitik dönemin en büyük yerleşim alanlarından biri olarak kabul ediliyor.
Yaklaşık 15 metrelik bir alanı kaplayan bu çukurda kemikler, zamanında cesetleri özensizce çukurun içine atılmış veya birbirleri üzerine yuvarlanmışçasına karmaşık bir biçimde bulundu.
(İlgili: 2.000 Yıl Önce Bu İnsanlar Neden Oturur Pozisyonda Gömüldü?)
Bu durum yalnızca çarpıcı bir görüntü yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda iskeletlerin analizini de oldukça zorlaştırıyor.
Projenin yöneticisi ve Avrupa Neolitik ve Erken Tunç Çağı konusunda uzman olan Prof. Dr. Martin Furholt, “Daha fazla insan iskeleti bulmayı bekliyorduk ancak karşılaştığımız bu manzara hayal sınırlarımızın da ötesinde” diyor.
“Pozisyonların bu derece belirsiz olduğu toplu mezarlarda, bireylerin kimliklendirilmesi genellikle kafatası baz alınarak yapılır o nedenle bu yılki kazılar bizim için bir hayli zor olacağa benziyor” diyerek ekliyor.
Keşif birçok soruyu da beraberinde getiriyor: Bu kanlı bir katliam mıydı? Tüm bu insanlar bir hastalığın pençesine düşen zavallılar mıydı? Kafaları nasıl ve neden koparılmıştı? Bu tek bir olay mıydı yoksa nesiller süren bir dizi gömütten mi oluşuyordu? Alan her ne kadar karmakarışık olsa da araştırmacılar bazı ipuçlarını ortaya çıkarmayı başardı.
İlk bakışta bu çukurun kan dolu bir katliama ve acımasız bir mücadeleye mahal olduğu düşünülebilir. Belki de iki rakip topluluk amansız bir çatışmaya tutulmuş ve bu çukurda yatanlarda bu vahşi çatışmanın talihsiz kurbanları olarak karanlığa gömülmüşlerdi. Ancak araştırmacıların yaptığı ilk incelemeler burada sanılandan çok daha garip şeyler olduğunu gösteriyor.
Kiel Üniversitesi’nde antropolog olan Dr. Katharina Fuchs durumu “Anatomik pozisyonun dışına çıkan bazı kemikler, zamansal sıralamanın çok daha karmaşık olduğunu gösteriyor. Çoktan iskeletleşmiş bedenlerin yenilerine yer açmak için çukurun orta kısımlarına itilmiş olması muhtemel” diyerek açıklıyor.
Fuchs’un açıklamasına göre bazı iskeletlerde ilk boyun omurları korunmuş durumda, bu da kafaların vahşi ve özensiz bir biçimden ziyade titizlikle yerinden çıkarıldığını gösteriyor. Yine de tüm bunlar ileri araştırmalarla doğrulanması gereken ilk gözlemlerin sonuçları.
Merak uyandıran bir diğer teori ise, sakinlerin, ölenlerin kafalarını ruhani veya kültürel sebeplerle bedenlerinden ayırdığı kendilerine özgü bir tür “ölüm kültü” uygulamış olabileceği. Bu fikir iyi korunan omurların keşfiyle daha da anlam kazanıyor.
Alan ve iskeletler üzerinde DNA analizi, radyokarbon tarihleme ve sabit izotop analizi gibi bir dizi arkeolojik inceleme gerçekleştirmeye hedefleyen ekip böylelikle cesetlerin beraber gömülüp gömülmedikleri, akraba olup olmadıkları, bölgenin yerlisi mi yoksa yabancısı mı oldukları gibi sorulara yanıt bulmayı umuyor. Çalışmaların aynı zamanda hastalık veya yaralanma gibi ihtimalleri de gün yüzüne çıkarabileceği söyleniyor.
Bu korkunç çukurun ardından gelen sorular, adım adım elde edilecek bu bilgilerle biraz daha aydınlanacak.
IFLScience. 24 Nisan 2025.
You must be logged in to post a comment Login