6 Önemli Babür İmparatoru

Babür İmparatorluğu, 16. yüzyılın ortalarından 18. yüzyılın başlarına kadar, büyük miktarda para ve insan gücünü bir araya getirerek neredeyse tüm Hint altkıtasını kontrol etti.

C: Los Angeles Sanat Müzesi.

Babür hanedanının en tanınmış üyeleri, onun ilk imparatorları olan Babür ve onun soyundan gelen beş kişi; Hümayun, Ekber, Cihangir, Şah Cihan ve Alemgir Şah’dı. Bu altı imparator, topluca Büyük Babürler olarak da bilinir ve imparatorluğun askeri, sanatsal ve politik ihtişamı, bireysel biyografileriyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılı.

(İlgili: Feminizm İkonuna Dönüşen Babür Kraliçesi Nur Cihan)

1- Babür

Asıl adı Zahir al-Din Muhammed olan Babür, Orta Asya ve İran’ın çoğunu içine alan  ve 14. yüzyılın sonlarında kurulan imparatorluğun hükümdarı ve Türk fatihlerinden olan Timur’un beşinci nesil soyundan geliyor.

C: Metropolitan Sanat Müzesi, New York.

1483’te bu imparatorluğun son günlerinde doğan Babür, acı bir gerçekle karşı karşıya kaldı: Timur İmparatorluğu’na mensup çok fazla prens vardı ve her birinin, kontrol alanını genişletmek için egemenlik altına alacağı yeterli sayıda beylik yoktu. Rakipler birbirlerini tahttan indirmeye ve bölgelerini genişletmeye çalışırken ortaya çıkan sonuç, savaşların ve siyasi entrikaların sürekli olarak çalkanlandığı bir süreçti.

Babür, gençliğinin çoğunu Timur İmparatorluğu’nun eski başkenti Semerkant’ı ele geçirmeye ve elinde tutmaya çalışmakla geçirdi. 1497’de işgal edip akabinde kaybetti ve 1501’de tekrar aldı. İkinci zaferi ise kısa sürdü; 1501’de Muhammed Şeybani Han tarafından  büyük bir yenilgiye uğratıldı ve imrenilen şehri Fergana’yı kaybetti. 1511’de Semerkant’ı geri almak için son beyhude bir girişimden sonra, artık hedefinden vazgeçti. Ama Timurlular’ın yaşamında ikinci perdeler hep olmuştur. Babür, 1504’te işgal ettiği Kabil’den Hindistan’a yöneldi ve 1519’dan itibaren Pencap bölgesine baskınlar düzenledi. 1526’da Babür’ün ordusu, Panipat Savaşı’nda Delhi’nin Lodi Sultanlığı’na ait çok daha büyük bir kuvveti yendi ve Delhi’yi işgal etmek için yürüdü.

Babür 1530’da öldüğünde, İndus’tan Bengal’e kadar tüm Kuzey Hindistan onun kontrolündeydi. Döneminde, Babür İmparatorluğu’nun coğrafi çerçevesi belirlendi, ancak yine de tek bir devlet olarak yönetilecek idari yapılardan yoksundu. Babür,  gezip gördüğü yerlerde doğa, toplum ve siyaset üzerine yaptığı gözlemlerinin yanısıra maceralarını ve yaşamındaki dalgalanmaları kültürel bir derinlikle ve esprili olarak anlattığı otobiyografisi Babürnâme ile de hatırlanır.

2- Hümayun Şah

C: Metropolitan Sanat Müzesi, New York.

Tam adı Nasir al-Din Muhammed olup 1530-40 ve 1555-56 yılları arasında  hüküm süren Babür’ün oğlu Hümayun, paralı asker olarak görev yapan Afgan asıllı Şer Şah’ın onu Hindistan’dan kovmasının ardından imparatorluğun kontrolünü kaybetti. Hümayun on beş yıl sonra Lahor, Delhi ve Agra’yı yeniden ele geçirmek için Şer Şah’ın halefleri arasındaki anlaşmazlıktan yararlandı.

Fakat, bu başarı ile yeniden yapılandırdığı imparatorluğunun keyfini süremedi. 1556’da aşırı derecede içki içtiği için kütüphanesinin merdivenlerinden düşerek öldü. Yerine oğlu Ekber geçti.

3- Ekber Şah

1556-1605 yılları arasında hükümdar olan Hümayun’un oğlu Ekber, genellikle tüm Babür imparatorlarının en büyüğü olarak hatırlanır.

C: Metropolitan Sanat Müzesi, New York.

Ekber tahta geçtiğinde, Pencap ve Delhi’nin çevresindeki alanla sınırlı, küçülmüş bir imparatorluğu miras aldı. Sınırlarını genişletmek için bir dizi askeri sefere çıktı. En zorlu rakipleri ise, Rajputna’yı (günümüzde Rajasthan) ellerinde tutan savaşçılar olan Rajputlar’dı. Rajputlar birbirleri ile sert  mücadeleler yapan  bölünmüş gruplardı. Bu özellik onların en zayıf yönüydü. Böylece Ekber, kuvvetli bir bütün yerine, kendi içinde parçalanmış gruplarla tek tek başedebildi.

1568’de Chitor kalesini (günümüzde Chittaurgarh) ele geçirdi ve kalan Rajput rakipleri ise kısa sürede teslim oldu. Ekber’in politikası, yenilgiye uğrayan rakiplerini, onu imparator olarak kabul ettikleri takdirde, ayrıcalıklarını korumalarına ve bulundukları bölgeleri yönetmeye devam etmelerine izin vererek müttefikler haline getirmekti.

Ekber’in gayrimüslim halklara karşı hoşgörülü tavırlarıyla birleşen bu yaklaşım, dini ve etnik çeşitliliğine rağmen imparatorlukta büyük ölçüde uyumlu bir yaşam sağladı. Ekber, imparatorluğun yönetici seçkinlerini nesiller boyu şekillendirecek idari yapıları geliştirmekle de tanınır. Askeri alandaki becerisinin yanı sıra Ekber, anlayışlı ve açık fikirli bir lider olduğunu da kanıtladı;  dinler arası diyaloğu teşvik etti ve okuma yazma bilmemesine rağmen edebiyat ve sanatı himaye etti.

4- Cihangir

Ekber’in oğlu ve asıl adı Salim olan Cihangir, iktidarı ele geçirmek için o kadar hevesliydi ki babası henüz tahttayken 1599’da kısa bir isyan çıkardı ve bağımsızlığını ilan etti.

C: Metropolitan Sanat Müzesi, New York.

İki yıl sonra babasının en yakın arkadaşı ve danışmanı Ebu el-Fazl’ın öldürülmesini ayarlayacak kadar ileri gitti. Bu olaylar Ekber’i rahatsız etti ancak halef sayısı çok azdı ve Cihangir’in iki küçük erkek kardeşi de içkiye çok düşkündü. Bu nedenle Ekber, Cihangir’i 1605’te ölümünden hemen önce resmen halefi olarak atadı.

Cihangir, istikrarlı ve zengin bir imparatorluğu miras aldı ve böylece dikkatini diğer faaliyetlere çevirebildi. Sanatı himaye etmesi takdire şayandı ve saray atölyeleri, Babür geleneğindeki en güzel minyatür tablolardan bazılarını üretti. Ayrıca aşırı miktarda alkol ve bağımlılık yapıcı madde tüketmesinin yanısıra,  sadece bunların tedarikini yönetmek için bile birini görevlendirdi.

5- Şah Cihan

Asıl adı Ebû’l Muzaffer Şehâbeddin Muhammed Sâhib-kıran olan Şah Cihan,   Babası Cihangir gibi, nispeten istikrarlı ve müreffeh bir imparatorluğu miras aldı.

Babür İmparatorluğu’nu Deccan eyaletlerine (Hint yarımadasının eyaletleri) kadar genişletmede bazı başarılar elde etti, ancak bugün öncelikle bir mimari yaratıcısı olarak biliniyor. Üçüncü karısı Mümtaz Mahal’in 14. çocuğunu doğururken hayatını kaybetmesinden sonra, onun anısına 1632’de en ünlü eseri Taç Mahal’in yapımını başlattı. Bu muazzam türbe kompleksinin tamamlanması, 20 yıldan fazla sürdü ve bugün dünya çapında en iyi bilinen mimarilerden biri.

Babür aile siyaseti, Şah Cihan’ın saltanatı sırasında da her zaman olduğu gibi aldatıcı olmaya devam etti. 1657’de Şah Cihan hastalandı; bu durum oğulları arasında bir veraset savaşını ateşledi. Bu mücadeleyi, Alemgir  Şah kazandı, 1658’de kendini imparator ilan etti ve babasını 1666’daki ölümüne kadar hapiste tuttu.

6- Alemgir Şah (Evrengzib)

Yetenekli bir askeri lider ve yönetici olan Alemgir Şah, seleflerinin birçoğunu zayıflatan alkol ve madde bağımlılığından kaçınan sağlam fikirli bir hükümdardı.

Döneminde Babür İmparatorluğu, en geniş coğrafi sınırlarına ulaştı. Güney sınırını Deccan Yarımadası’ndan Tanjore’a kadar genişletti. Ancak onun saltanatı, imparatorluğun çöküşünün başlangıcını da gördü.  Seleflerinden daha farklı bir  Müslümanlık anlayışına sahip olarak,  çoğulculuğu ve sosyal uyumu mümkün kılan dini hoşgörü politikalarının çoğuna son verdi. Saltanatı ilerledikçe, imparatorluk içindeki olaylar giderek kaotik hale geldi. Dini gerilimler ve tarımsal faaliyetler için alınan  ağır vergiler isyanlara yol açtı. Alemgir Şah bu ayaklanmaların çoğunu bastırdı; ancak bunu yapmak imparatorluğun askeri ve mali kaynaklarını azalttı.

Alemgir Şah 1707’de öldüğünde, imparatorluk hala sağlamdı, ancak yaklaşık beş yıllık saltanatı sırasında ortaya çıkan gerilimler, haleflerini zorda bıraktı ve 18. yüzyıl boyunca imparatorluğun kademeli olarak parçalanmasına neden oldu.


Encyclopaedia Britannica.

Celal Bayar Üniversitesi Tarih Bölümü mezunu. Tarih Öğretmeni.

You must be logged in to post a comment Login