Bu Tunç Çağı kadehi, tanrıların kaostan göksel düzen yarattığını gösteren, kozmolojinin bilinen en eski tasvirlerinden biri olabilir.

Uzmanlar yarım asırdır bu eski gümüş kadehteki çizimlerin Babil mitini anlattığını düşünüyordu. Yeni bir çalışma ise kadehin bilinen en eski kozmoloji tasvirlerinden biri olabileceğini iddia ediyor.
4.000 yıllık bir gümüş kadeh üzerindeki çizimler, gerçekten bir Babil yaratılış mitini mi anlatıyor? Bu eser ilk kez gün yüzüne çıkarıldığından beri, yani son elli yıldır, bilim insanlarının yaygın kanısı hep bu yöndeydi. Şimdi ise bu nadir Tunç Çağı nesnesi üzerindeki yeni bir araştırma, çizimlerin anlamı hakkında yepyeni bir iddia ortaya atıyor ve konuya dair tartışmaları yeniden alevlendiriyor.
(İlgili: Anglo-Sakson Mezarında Domuz Yağı Dolu Bir Roma Kadehi!)
Journal of the Ancient Near Eastern Society “Ex Oriente Lux” dergisinde yayımlanan yeni makale, kadehin aslında kaostan göksel düzene geçişi betimleyen, eski bir yaratılış hikâyesini yansıttığını öne sürüyor. Bu da onu, bilinen en erken kozmolojik tasvirlerden biri haline getirebilir.

1970 yılında Batı Şeria’daki Yahudiye Dağları’nda keşfedilen bu eser, bulunduğu yerin yakınındaki Filistin köyünün adıyla ˁAin Samiya Kadehi olarak adlandırılıyor ve yaklaşık MÖ 2.500 ila 2.000 yıllarını kapsayan Orta Tunç Çağı’na tarihleniyor.
Tarihçilerin bu döneme dair bildiklerinin çoğu, mezarlıklarda ortaya çıkarılan eserlerden geliyor. Orta Tunç Çağı’ndaki yerleşim yerlerinin kanıtları, önceki ve sonraki dönemlere kıyasla çok az olduğu için, araştırmacılar bu dönemin bölge için göçebe bir dönem olduğunu düşünüyor.
Bölgenin güney Levant (Doğu Akdeniz) kısmında bu döneme ait bulunan tek lüks eşya olan kadeh, 55 yıl önce keşfedildiğinden bu yana yalnızca parça parça akademik çalışmalara konu oldu. Buna rağmen, bölgede uzmanlaşan ve bu yeni çalışmada yer almayan Montana Eyalet Üniversitesi’nden arkeolog Susan Cohen, yaptığı açıklamada, “Güney Levant’ın Tunç Çağı’nda çalışan herkes bu nesneyi bilir. Her ders kitabında yer alır, çünkü büyük ölçüde benzersiz” diyor.

Yaklaşık sekiz santimetre yüksekliğindeki kadeh, iki farklı sahneyi barındırıyor: Birincisinde insan-hayvan melezi bir figür ve bir yılan; ikincisindeyse iki insansı figür, bir yılan ve hilal şeklinde bir nesnenin üzerinde duran güneş görülüyor. Kadehi ilk keşfeden arkeologlar, bu sahnelerin bir Babil yaratılış miti olan Enuma Eliş’i yansıttığını öne sürmüşlerdi. Ancak yeni araştırma ekibi, mitin kendisinin MÖ 1.200’e, yani kadehin yapımından yaklaşık 1.000 yıl sonrasına tarihlendiği gerçeğine dikkat çekiyor.
Makalede araştırmacılar, kadehin üzerindeki hilal formlu nesnenin, göksel bir tekne olduğunu iddia ediyor. Bu sembol, Güneş ve Ay’ı gökyüzünde taşıdığı düşünülen bir gemiyi temsil eden ve başka arkeolojik alanlarda da belgelenmiş bir simge.
Luwian Çalışmaları Vakfı’ndan jeoarkeolog ve makalenin başyazarı Eberhard Zangger, kadehle tanışmasını, kozmik mitler üzerine yaptığı önceki araştırmalar nedeniyle eseri kendisine getiren makalenin ortak yazarı, Toronto Üniversitesi İncil çalışmaları araştırmacısı Daniel Sarlo sayesinde olduğunu belirtiyor. Zangger, Türkiye’deki Hitit kaya tapınağı Yazılıkaya’da kayaya oyulmuş kabartmaları incelerken, bu kozmik tekne tasvirinin bir benzerini gördüğünü dile getiriyor.
Zangger, “Tamamen bir tesadüf eseri bu konu üzerinde çalışıyordum ve bu görüntü aklıma kazınmıştı. Sonra kadehin üzerindeki doğru sahnede onu fark ettim” diyor.

Araştırmacılar, kadehin Mezopotamya dışında bulunmasına rağmen, üzerindeki kozmolojik tasvirlerin o dönemde “antik Yakın Doğu’da yaygın olan kozmik yaratılış (kozmogenez) anlayışlarına” uyduğunu belirtiyorlar. Ekip, insan-hayvan figürünün kaosu temsil ettiğini ve sahnelerin “kaostan, tanrılar tarafından kaotik karışıklıklara karşı korunan düzenli bir evrene geçişi betimlediğini” öne sürüyor.
Ancak diğer uzmanlar bu iddialara henüz tam olarak ikna olmuş değiller. Çalışmaya katılmayan Princeton İlahiyat Fakültesi’nden İncil bilgini Mark Smith, kadehin, Smith’in çalıştığı, fırtına tanrısını içeren bir dizi çatışmayı anlatan Baal Döngüsü dahil olmak üzere başka anlatıları da yansıtabileceğini söylüyor. Smith, İncil mitleri ve antik Yakın Doğu üzerine yaptığı araştırmalardan yola çıkarak, makalede “gerçekten ele alınmayan veriler” olduğunu savunuyor.
Smith, “Bunun bir Babil yaratılış hikayesi olduğu varsayımına itirazın doğru olduğunu düşünüyorum. Ancak bunun genel olarak bir yaratılış miti olup olmadığı bile net değil” diyor.
Çalışma, gümüşün bölgede yaygın olmaması nedeniyle kadehin güney Levant’a ulaşmış olabileceği olası ticaret yolunu da haritalandırıyor. Araştırmacılar, kadehin Kuzey Suriye’de üretildiğini ve üzerindeki çizimleri yapan sanatçının büyük olasılıkla Akad İmparatorluğu’ndan olduğunu öne sürüyor.

Bu yorumu desteklemek için, Türkiye’de bulunan 3.800 yıllık bir prizmayı kanıt gösteriyorlar. Zangger, prizmanın coğrafi köken teorilerini güçlendirerek, kadehe benzer, göksel bir tekne de dahil olmak üzere aynı kozmolojik imgeleri içerdiğini söylüyor. Prizma, ilk olarak 1980’lerde kazılmış olmasına rağmen, bu güncel makaleden önce incelenmemişti.
Zangger, bu durumu şöyle yorumluyor: “Neredeyse 40 yıldır orada duruyordu, ancak onu doğru bağlama yerleştirebilirseniz, size bir hikaye anlatıyor.”
Ancak Cohen, bu kadeh hakkında bu tür kesin bilgileri ortaya çıkarmanın çok zor olduğunu savunuyor. Cohen, “Benzersiz bir nesneye bakmak muhteşem olabilir… ama onu herhangi bir bağlama oturtamaz veya başka bir şeyle karşılaştıramazsınız” diye uyarıyor.
Kadehin üretildiği ve gömüldüğü bağlama dair yeni bir arkeolojik bilgi olmadan, anlamını güvenle yorumlamanın veya yaratıcısını tanımlamanın imkânsız olduğunu söyleyen Cohen, “Vardıkları sonuçların kesinliğine katılmıyorum” diyerek şüphelerini yineliyor.
Eğer yeni araştırma yaygın olarak kabul görürse, kadeh ve prizma, tanrıların kaostan düzen yarattığı temasını işleyen Yakın Doğu kozmolojisinin en erken tasvirlerini temsil edebilir.
Peki kadeh, ekibin makalede yazdığı gibi, “ölen kişinin ruhunu Güneş’in yolculuğuyla, nihayetinde cennete bağlamak” için mi tasarlandı? Yoksa başka bir nedenle mi yaratıldı? Her iki durumda da, eser, bu anlaşılması zor dönemle ilgilenen araştırmacıları meraklandırmaya devam edecek gibi görünüyor.
Smithsonian Magazine. 13 Kasım 2025.
Makale: Zangger et al. 2025. The Earliest Cosmological Depictions: Reconsidering the Imagery on the ˁAin Samiya Goblet. Journal of the Ancient Near Eastern Society “Ex Oriente Lux”.
You must be logged in to post a comment Login