25.000 yıl önce avcı-toplayıcılar, 60’tan fazla yünlü mamutun kemikleri ve dişlerini kullanarak 12 metre çapında dairesel bir yapı inşa ettiler.
DNA ve radyokarbon tarihleme analizleri, avcı-toplayıcıların inşa ettiği bu Buzul Çağı yapısına dair yeni bilgiler sunuyor.
Rusya’da, Moskova’nın 500 kilometre güneyinde bulunan Kostenki 11 adlı bölgede yer alan bu mamut kemiği yapısı, uzun zamandır arkeologların kafasını kurcalıyor. Buzul Çağı’ndaki atalarımız neden mamut kemiklerinden yapılar inşa ediyordu? Bu yapıyı hangi amaçla kullanıyorlardı? Ve bu kadar çok mamut iskeletini nereden buldular?
Araştırmacılar henüz tüm bu sorulara net yanıt veremese de, Kostenki 11‘deki devasa mamut kemiği yapısının ardındaki bir soruyu çözmeye başladılar.
(İlgili: Bu Mamut Dişi, 37.000 Yıl Önce İp Yapmak için Kullanılmış)
Bilim insanları, yapının inşasında kullanılan mamutların çoğunun dişi olduğunu ve bunun, avcı-toplayıcıların tek başına dolaşan erkek mamutları tuzağa düşürmek yerine sürüleri avladıklarını veya leşleri topladıklarını gösterdiğini belirtiyor. Ayrıca bazı kemiklerin diğerlerinden çok daha eski olduğu tespit edildi. Bu da Paleolitik atalarımızın hem yeni ölmüş hem de çok daha önce ölmüş mamutlardan kemik temin etmiş olabileceğini gösteriyor.
Araştırmacılar, bu ve diğer bulgularını Quaternary Environments and Humans dergisinde yayımlanan yeni bir makalede sundu.
Kostenki 11, bölgedeki tek örnek değil—arkeologlar Doğu Avrupa genelinde yaklaşık 70 mamut kemiği yapısı keşfettiler. 1951’de bulunan Kostenki 11’de, sonraki on yıllarda yapılan kazılarda her biri yaklaşık 9 metre çapında mamut kemiğinden iki kompleks ortaya çıkarıldı. O zamandan beri araştırmacılar bölgeyi dikkatle incelemeye devam ediyor ve burası günümüzde hem bir müze hem de bir arkeolojik koruma alanı olarak varlığını sürdürüyor.
2014 yılında bölgedeki en büyük keşif yapıldı: Kostenki 11’de 12 metre çapında devasa bir dairesel yapı ortaya çıkarıldı. Yapı, en az 64 farklı mamuta ait yaklaşık 2.982 kemikten oluşuyordu. Araştırmacılar ayrıca kömürleşmiş odun parçaları, yanmış mamut kemikleri ve patates, havuç ve yabani kereviz gibi bitkilerin kalıntılarını da keşfetti. Yapının yakınlarında üç büyük çukur bulundu.
Bu ilginç yapı, Doğu Avrupa’daki diğer mamut kemiği yapılarından hem daha büyük hem de daha eskiydi. Bu durum, yapının nasıl ve neden kullanıldığına dair soruları da beraberinde getirdi. Bir barınak ya da yaşam alanı olarak kullanılmış olabilirdi, ancak yapının boyutu, üzerine pratik bir çatı kurulmasını zorlaştırıyor. Bir başka olasılık, avcı-toplayıcıların burada mamut etlerini kesip işleyerek yakınlardaki donmuş toprakta saklamış olması. Alternatif olarak, bu alanın tören veya ritüel amaçlı bir öneme sahip olabileceği de düşünülüyor.
Yapının ana işlevi hâlâ net değil. Ancak araştırmacılar, kullanılan kemiklere dair daha fazla bilgi edinmek için 39 örnek üzerinde DNA ve radyokarbon tarihleme analizleri gerçekleştirdi.
Tüm iskeletler, modern fillerle akraba olan yünlü mamutlara (Mammuthus primigenius) aitti. Çalışmada incelenen kemiklerin 30 farklı bireye ait olduğu tespit edildi; bunlardan 17’si dişi, 13’ü ise erkekti. Araştırmacılara göre, yapıda dişi mamutların çoğunlukta olması ve bazı genç mamut kalıntılarının bulunması, avcı-toplayıcıların mamut sürülerini hedef aldığını ya da bu kemikleri doğal kemik yataklarından topladığını gösteriyor.
Bunun nedeni, yünlü mamutların çok kuşaklı, dişilerin liderlik ettiği sürüler halinde yaşadığı ve yetişkin erkeklerin genellikle tek başlarına dolaştığının düşünülmesi. Eğer avcı-toplayıcılar mamutları tuzak kurarak yakalıyor olsalardı, büyük olasılıkla daha fazla erkek mamut yakalamış olmaları gerekirdi.
DNA analizleri ayrıca mamutların birbirleriyle akraba olmadığını ve büyük olasılıkla farklı sürülerden geldiğini ortaya koydu.
Radyokarbon tarihleme analizleri, bazı kemiklerin diğerlerinden yüzlerce yıl daha eski olduğunu gösterdi. Özellikle bir erkek ve bir dişi mamuta ait kemikler, bölgedeki diğer kalıntılardan çok daha yaşlıydı. Bu bulgu, yapı inşasında kullanılan kemiklerin farklı dönemlerde ölmüş mamutlardan alındığını düşündürüyor. Aynı zamanda, avcı-toplayıcıların bu alanı yüzlerce yıl arayla iki farklı dönem boyunca kullanmış olabileceği ihtimalini de ortaya çıkarıyor.
Çalışmanın ortak yazarı ve Kopenhag Üniversitesi’nde moleküler ekolog olan Eline D. Lorenzen, “İnsanların doğrudan mamutları avladıklarına dair elimizde net bir kanıt yok. Büyük olasılıkla doğal kemik yataklarında bulunan iskeletler bu alana taşınmış. Ancak mamutlar yüzlerce yıl boyunca bu yataklarda ölmüş olabilir ve böylece hem eski hem de yeni kemikler kullanılmıştı” diyor.
Bilim insanlarının Kostenki 11’deki mamut kemiği yapısına dair yanıtlaması gereken hâlâ birçok soru var. Ancak yeni bulgular, Buzul Çağı avcı-toplayıcılarının zorlu hava koşulları ve dondurucu soğuklarla nasıl başa çıktığına dair giderek daha net bir tablo oluşturuyor.
Bu yapı, mamut kemiklerinden inşa edilen diğer yapılar gibi, bu insanların yalnızca barınma ihtiyacını karşılamak için değil, muhtemelen gıda işleme, depolama ve hatta ritüel amaçlar için sofistike stratejiler geliştirdiğini gösteriyor.
Her yeni keşif, bu eski toplulukların nasıl yaşadığını, doğayla nasıl etkileşimde bulunduğunu ve mamutları nasıl kaynak olarak kullandığını daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.
Exeter Üniversitesi’nde arkeolog olan çalışmanın ortak yazarı Alexander Pryor, “Bir bütün olarak bakıldığında, bu site bize insan atalarımızın iklim değişikliğine, son buzul döngüsünün en zorlu kısımlarına ve etraflarında bulunan malzemeleri kullanmaya nasıl adapte olduklarına dair gerçek bir içgörü sağlıyor. Bu gerçekten zorluklar karşısında bir hayatta kalma hikayesi” diyor.
Smithsonian Magazine. 3 Şubat 2025.
Makale: Rey-Iglesia, A., Pryor, A. J., de Jager, D., Wilson, T., Teeter, M. A., Margaryan, A., … & Lorenzen, E. D. (2025). Ancient biomolecular analysis of 39 mammoth individuals from Kostenki 11-Ia elucidates Upper Palaeolithic human resource use. Quaternary Environments and Humans, 3(1), 100049.
You must be logged in to post a comment Login