2.200 Yıllık Çince Metin, Bilinen En Eski Anatomik Atlas Olabilir

Standart anatomi tarihinin kökleri, Klasik Yunanistan’a kadar uzanıyor; fakat yakın zamanda keşfedilen Çince metnin yeni yorumu, Çinlilerin de Yunanlar gibi en eski anatomistler arasında yer aldığını ileri sürüyor.

Fotoğrafta; Han Hanedanı’na ait Mawangdui mezarlarından üçüncüsünde gün ışığına çıkarılan, MÖ 2. yüzyıla tarihlenen, ipek üzerine mürekkeple yazılmış Taoist el yazmasının bir parçası görülüyor. Mezarlar, Çin’in Hunan eyaletindeki Changsha şehrinde yer alıyor. El yazması ise Hunan Eyalet Müzesi’nde sergileniyor. C: WikiImages

The Anatomical Record adlı dergide yazılanlara göre, Bangor Üniversitesi’nden Vivien Shaw ve Isabelle Winder ile Howard Üniversitesi’nden Rui Diogo; 1970’lerin başında bir Çin mezarında bulunan Mawangdui tıbbi el yazmalarının, insan vücuduna dair günümüze ulaşan en eski anatomik tasvirler olduğunu belirtiyor.

Orta Çin’in güneyinde, Changsha yakınlarında bulunan el yazmaları, yaklaşık 2.200 yıl önce, yani MÖ 168’de bir mezara yerleştirilmişti. Metinlere getirilen bu yeni yorum, onları, dünyada günümüze ulaşan en eski anatomik atlas haline getirebilir.

(Hipokrat Kimdi?)

Bangor Üniversitesi Tıp Bilimleri Fakültesi’nde anatomi dersi veren Vivien Shaw, yedi yıldan da uzun bir süre boyunca, antik Çince tıbbi metinlerinde bulunan anatomi üzerinde çalışmış: “Bu metinlere, vücudun arterler, damarlar ve sinirlerden oluşan farklı sistemlerine dair mevcut Batı tıbbi görüşünden daha farklı bir perspektif ile yaklaşmak zorundaydık. Çünkü metinlerin yazarları günümüzde bakılan pencereden bakmıyorlardı, hatta vücudu incelerken daha ziyade Geleneksel Çin Tıbbı’nın bakış açısını esas almışlardı; bu bakış açısı -Doğu spiritüalizmini takip eden Batılılara tanıdık gelecek olan- “Yin ve Yang”ın tamamlayıcı karşıtlığını esas alan filozofik bir konsepte dayanıyordu.”

Eski bir akupunktur heykeli. C: Traditional and Modern Medicine/Flickr

Doğa Bilimleri Fakültesi’nden çalışmanın ortak yazarı Izzy Winder ise şunları söylüyor: “Yaptığımız şey, vücut boyunca yer alan on bir ‘yol’u tanımlayan metinleri yeniden yorumlamaktı. Bu yollardan bazıları, daha sonraları akupunktur ‘meridyenleri’ olarak adlandırılacak olan noktalarla net bir şekilde uyum sağlıyor. Metinlerdeki tanımlamalar ile anatomik yapılar arasındaki dikkate değer paralellikleri ortaya koymayı başarabildik ve bu sayede, insan vücuduna dair bilimsel çalışmalara duyulan antik ilgiyi yeniden keşfetmiş olduk. Daha önceki bilim insanları, metinlerin anatomik tasvirler olduğunun farkına varmadılar çünkü Konfüçyüsçü modern kültürel yöntemler, atalara saygı duyuyordu ve bu yüzden metinleri derinlemesine incelemekten kaçınıyordu.”

Vivien Shaw ekliyor: “Bulgularımız, Çin tarihinin önemli bir kısmını yeniden yazıyor. Modern Han Dönemi, sanat ve bilimde büyük bir öğrenme ve yenilik devriydi. Dolayısıyla bu tür bir klasik anatomik bilim, o zamanın egemen kültürüne oldukça uyuyor. Metne dair yorumumuzun, meridyenler ile ilgili yazan ilk hekimlerin aslında fiziksel vücudu tasvir ettiğini göstererek, “akupunktur anatomisi”nin bilimsel bir kaynağı olmadığı hakkındaki yaygın görüşü alaşağı edeceğine inanıyoruz.”

Modern akupunktur araştırması, önemli olanın akupunktur meridyenleri ve noktalarının işlevleri olduğu varsayımına dayanıyor. “Bizim yorumumuz, ilk anatomistlerin vücudun işlevinin değil yapısının haritasını çıkardıklarını gösteriyor.”


Bangor University. 2 Eylül 2020.

Makale: Shaw, V., Diogo, R., & Winder, I. C. (2020). Hiding in Plain Sight‐ancient Chinese anatomy. The Anatomical Record.

Kocatepe Üniversitesi'nde Hukuk okuyor. Dil, tarih ve arkeoloji alanlarında kendini geliştiriyor.

You must be logged in to post a comment Login