Dicle nehri üzerindeki tartışmalı Ilısu barajının için yapılan çalışmalar, binlerce yapay mağara ile ünlü bölgeyi ciddi biçimde tehdit ediyor.
Akkoyunlulara ait tek eser olan Zeynel Bey Türbesi taşınırken. F: Ilyas Akengin/AFP/Getty Images
12.000 yıllık Hasankeyf yerleşimi ve çevresindeki alan, yetkililerin kalıntıların etrafındaki uçurum yüzlerini yıkmaya başlamasıyla tahrip edilmeye başlandı.
Yaklaşık 80 kilometre akışı olacak son derece tartışmalı bir baraj inşa edilmesi için yapılan bu yıkımların, Dicle havzasının zengin ekosistemine zarar vermesi bekleniyor.
Yerel makamlar, kayaların “güvenlik nedenleriyle” ortadan yıkıldığını ve erozyonun önlenmesi için kasabanın su altında kalması öncesinde 210 mağaranın (bölgedeki binlerce yapay mağaranın bir kısmı) doldurulacağını açıkladı.
Güneydoğu Anadolu projesinin (GAP) bir parçası olan ve bugüne kadarki en büyük hidroelektrik projelerinden biri olan Ilısu Barajı, 1954’te ilk taslağı hazırlandığından beri büyük bir tartışma konusu. Baraj, Hasankeyf’teki Dicle seviyesini 60 metre yükselterek antik kentin% 80’ini ve çevresindeki birçok köyü su altında bırakarak, halen araştırılmayan 300’den fazla tarihi alanı da suya gömecek.
Hasankeyf Yaşatma Girişimi’nden Çevre Mühendisi Ercan Ayboğa, yaklaşık 80.000 kişinin yerinden edileceğini belirtiyor. Birçoğu arazilerini ve geçim koşullarını kaybedecek. Yeni ev satın almak için alınan ilave borçlar yüzünden, binlerce kişi iyice fakirleşecek.
Almanya, Avusturya ve İsviçre, sosyal, kültürel ve çevresel etkileriyle ilgili endişelerden dolayı, Temmuz 2009’da Ilısu barajı için mali desteklerini geri çekti. Barajın çok fazla enerji ve sulama sağlamak için yardım edeceğini savunan Türk hükümeti, 1.1 milyar avroluk projenin yerel finansmanını sağladı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki bekleyen bir mahkeme kararına rağmen ilerlemeye devam ediyor.
Ilısu barajının ömrü 100 yıldan daha az, ancak bu kırılgan doğal ortamın tahrip edilmesi geri döndürülemez bir kayıp olacak.
Ayboğa, “Dicle nehri havzası, baraj yapılmadan Türkiye’de özgürce dolaşıldığı son alanlardan biridir. Baraj nehir kıyılarını tamamen yok edecek. Fırat üzerindeki barajlardan sonra gördüğümüz gibi, baraj nedeniyle mikro iklim değişecek. Biyoçeşitlilik zarar görecek; zengin bitki ve hayvan yaşamı ciddi derecede azalacak.” diyor.
Batman ilinde Hasankeyf’in büyük bir bölümü, Ilısu barajı tamamlandığında sualtında kalacak. F: Zuma Press, Inc/Alamy Stock Photo
Irak da etkilenecek
Nehir havzasında, nadir bulunan kuşlar, kaplumbağalar, yarasalar ve memeliler, Ilısu Barajı’nın tehditi altında. Barajın Türkiye üzerindeki çevresel etkisi ağır olacak olsa da, komşu Irak üzerindeki etkisinin felaket olacağı düşünülüyor.
Süleymaniye’den Dicle Nehrini ve Irak Bataklıklarını Koruma Derneği uluslararası koordinatörü Toon Bijnens, havza suyu seviyelerinin %40 oranında azalmasının beklendiğini belirtiyor: “Bu, Dicle’nin su kalitesinin kötüleşeceği anlamına geliyor. İçme suyu veya sulama için suyu uygunsuz hale getiren tuzlu su girişi artacak.”
Ilısu Barajı faaliyete geçtiğinde, bu durum Mezopotamya bataklıkları için de zararlı olacak. Güney Irak’taki bir sulak alan 2016 yılında Unesco Dünya Mirası Listesi’ne kaydedilmişti.
Bijnens, “Baraj bataklıkların büyük bir bölümünü kurutacak.” diyor. Söz konusu bataklıklar, 1990’lı yıllarda Saddam Hüseyin tarafından kurutulmuştu. Bataklık Arap toplulukları henüz daha yeni topraklarına döndü. Fakat Ilısu Barajı nedeniyle bölge tekrar tehlike altında.
Türkiye Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan resmi bir kaynak, “Tüm baraj suyu türbinlerden aşağı doğru gönderiliyor. Ilısu, hidroelektrik bir baraj olduğundan, su seviyelerinde düşüş olmaz. Küresel ısınma ve kuraklıkla mücadelede rezervuarların güvenli bir su kaynağı olarak önemi arttı. Bu nedenle Ilısu barajı bir tehdit değil, Irak için bir avantaj olarak görülmelidir.” diyor.
Protesto edilemiyor
Bununla birlikte Ankara, 2014 yılında yürürlüğe giren uluslararası sınırlardaki tatlısu kaynaklarını yönetmek için bir yasa çıkarmaya çalışan 1997 BM Su Yolları Sözleşmesini henüz onaylamadı. Bijnens, resmi bir anlaşma imzalanmadığına göre, suyun akışının ne kadara indirildiğine ilişkin egemenliğin Türkiye ile ilgili olduğu konusunda uyardı.
Ayboğa, Ilısu Barajı’nın yapımı ile ilgili tartışmalara rağmen, yaklaşık bir yıl önce ilan edilen ve hala devam eden olağanüstü hal kapsamında, tüm protesto ve halka açık toplantıların yasaklandığını belirtiyor.
“Şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından daima ciddi eksiklikler vardı. Fakat şimdi hükümet, bölgedeki çatışmayı ve olağanüstü hali kullanarak projeyi hızlandırmakta ve tüm muhalefeti susturmak için kullanıyor. Bölgedeki halkın birçoğu protesto etmeye korkuyor.”
The Guardian. 29 Ağustos 2017.
You must be logged in to post a comment Login