Ürdün’deki Petra’da Devasa Büyüklükte Yeni Bir Yapı Bulundu

Ürdün’deki UNESCO Kültür Mirası alanlardan Petra’da çekilen uydu görüntüleri ve drone fotoğrafları sayesinde, daha önce hiç bilinmeyen yeni bir yapı keşfedildi.

Keşif, uydu görüntülerini kullanarak daha önce de farklı arkeolojik keşifler yapan Sarah Parcak ve meslektaşı National Geographic araştırmacısı Christopher Tuttle tarafından yapıldı ve Bulletin of the American Schools of Oriental Research’de yayınlandı.

Araştırmacılar yüksek çözünürlüklü uydu fotoğraflarından sonra havadan çekilen drone fotoğraflarını inceledi. Daha sonra yapının bulunduğu yerde yüzey araştırmaları yapıldı. Keşfedilen yapının, Petra’da bulunan diğer hiçbir yapıyla benzerliği olmadığı belirtildi.

pet3

Yapının detayları. (F: I. Labianca; Grafilker: J. Blanzy)

Yapının kabaca, Olimpik bir yüzme havuzu uzunluğunda olduğu ve havuzun iki katı genişliğinde olduğu söyleniyor. Yapı, antik Petra şehrinin merkezinin sadece 800 metre güneyinde kalıyor.

Bugün Ürdün’ün güneyinde bulunan karavan şehri Petra, yaklaşık MÖ 2. yüzyıl ortasındaki kuruluşundan itibaren, Nebatiler olarak bilinen Arap kabilesinin başkentiydi. Kent MS 7. yüzyılda Bizans döneminin sonunda neredetse tamamen terkedildi. Petr’nın yerel kırmızı kumtaşından yapılmış ikonik yapıları, günümüzde her yıl binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor.

Petra antik kent merkezinin kuzey ve güney kısımları, kaşif Johann Burckhardt’ın 1812’de buraya gelmesinden sonra iyi şekilde araştırılmış olsa da, bu yeni keşfin de gösterdiği gibi kent merkezinin sınır bölgelerinde hala yeni keşifler yapılabiliyor.

pet2

Yapının drone ile çekilen fotoğrafı. (F: I. Labianca)

Yeni Yapı Diğerlerinden Farklı

Yeni keşfedilen yapı, 56m x 49m boyutlarında bir platformdan oluşuyor. Bu platformun içinde de orjinal halinde taşlarla döşenmiş daha küçük bir platform bulunuyor. İç kısımdaki platformun doğu kısmında, bir zamanlar görkemli bir merdivenin tepesini süsleyen bir sütun dizisi bulunuyor.

İç kısımdaki platformun içinde de kuzey-güney yönünde ortalanmış küçük bir (8.5m x 8.5m) bulunuyor. Bu yapı, merdivene karşısına gelecek şekilde doğuya açılıyor.

Üstünde küçük bir bina bulunan ve görkemli bir merdivenle yaklaşılan bu devasa açık platform, Petra’daki diğer hiçbir yapıyla benzerlik göstermiyor. Bu yeni yapının büyük ihtimalle törensel ve kamusal bir işlevi vardı.

Şu anda yapı, Petra’daki manastırdan sonra en büyük platformlu (yükseltilmiş) kamusal ve törensel alan olabilir.

Yeni yapı henüz kazılmamış olsa da, yüzeyde bulunan ve MÖ 2. yüzyıl ortalarına tarihlenen çanak-çömlekler, yapının inşaasının Nebatilerin başlattığı ilk kamusal yapı inşa etme döneminde başladığını düşündürüyor.

Petra'daki manastır, yeni keşfedilen platformdan daha büyük olan tek yükseltilmiş ve kamusal ve törensel yapı olabilir. (F: Design pics inc, National Geographic creative)

Petra’daki manastır, yeni keşfedilen platformdan daha büyük olan tek yükseltilmiş ve kamusal ve törensel yapı olabilir. (F: Design pics inc, National Geographic creative)

Manastır ve Hazine binası gibi bugün Petra’da görülebilen ikonik binaların çoğu, Petra’nın ikinci altın döneminde, yani MÖ 1.yüzyıl sonu ile MS 2. yüzyıl arasında yapılmıştı. Araştırmacı Tuttle, o dönemde şehrin çoktan 100 yıldan uzun süredir varolduğunu söylüyor.

Bu nedenle yeni keşif, şehrin Nebatilere ait olan en erken yıllarından kalan eşsiz bir kamusal bina olabilir.

Keşfi anlatan Tuttle, uydu ve drone’ların arkeolojide kullanımını överek, arkeologlara, arkeolojik binaları tespit etmeyi kolaylaştıran geniş bakış açıları sağladığını söyledi. Tuttle tespit etmenin yanında, tarihi binaların birbiriyle ilişkisini anlamanın da kolaylaştığını söyledi.

Tuttle “Petra’da yapılan 200 yıllık araştırmalar sırasında, birisinin bu yapının burada olduğunu fark ettiğinden eminim, fakat daha önce hiç sistematik olarak araştırılmamıştı ve hakkında birşey yazılmamıştı. Ben 20 yıldır Petra’da çalışıyorum ve ben de burada birşeyler olduğunu biliyordum. Fakat yeni öğrendiğimiz bu bilgilerle, buna yeni bir keşif demek kesinlikle meşrudur” diyor.


National Geographic, Kristin Romey, 8 Haziran 2016
Robert Kolej’de okuduktan sonra, Kanada-McGill Üniversitesi’nde Antropoloji ve Klasik Tarih bölümlerini bitirdi. Koç Üniversitesi’nde Tarihöncesi Arkeoloji alanında yüksek lisans yaptı. 2015-2017 yılları arasında İstanbul’daki Pera Müzesi’nde koleksiyon sorumlusu olarak görev yaptı. Şu anda A.B.D.’deki Notre Dame Üniversitesi’nde doktora yapıyor.

You must be logged in to post a comment Login