İstanbul Fatih’teki tarihi Şeyh Süleyman Mescidi’nin restorasyonu esnasında orijinalliğini koruyan ilk pagan mezarlığı ortaya çıkarıldı. Paganizm, İstanbul’da da Hıristiyanlık yaygınlaşana kadar, yani 7. yüzyıla kadar devam etmiş ve sona ermişti.
Restorasyon sırasında mescidin çatısında yapıyı hafifletmek için yerleştirilen Bizans amforalarına da rastlandı.
Vakıflar Genel Müdürlüğü ve İtalyan uzmanlarca restorasyonu yürütülen Fatih’in Zeyrek Mahallesi’ndeki tarihi Şeyh Süleyman Mescidi’nin bodrum katında 1700 yıllık olduğu tahmin edilen “pagan mezarlığı” bulundu. Çeşitli nedenlerden dolayı zarar görmüş olan mezarlık ve mescidin çatısında yapıyı hafifletmek için yerleştirilen Bizans amforaları da koruma altına alındı.
(Konya’da Selçuklu Köşkünün Restorasyonu Tepki Çekiyor)
‘MED ART1’ adlı proje kapsamında 25 Eylül 2013’te başlayan restorasyon, 7 Kasım 2016’da tamamlandı. Mescidin avlusunda arkeolojik kazılar yapılırken arkeojeofizik, sismolojik testler ve taramalar uygulandı. 19. yüzyıldaki depremlerden ve meydana gelen yangınlardan dolayı zarar gören mezarlığın duvarları, Osmanlı dönemine ait konservasyon çalışmalarından sonra açıkta bırakıldı.
Habertürk’ten Nihat Uludağ’ın haberine göre Arkeolog Murat Sav, mescidin aslının bir mezar yapısı olarak Geç Roma döneminde inşa edildiğini söyledi. Kare bir plana sahip olan yapının üst kısmının sekizgen olduğunu kaydeden Sav, mescidin bodrum katında, İstanbul’un ilk pagan mezarının izlerine ulaşıldığını belirterek,
“Üzerine mescid yapılan binanın bodrumunda, Roma döneminden kalma iki kat daha var. Altındaki ilk kat, sekiz bölümlü çoklu bir mezar yapısı. Terminolojide arcosolium adı veriliyor. Arcosoliumlar, pagan inanç döneminin mezar yapısı. İstanbul’da bulunuyor oluşu çok önemli. Bölümlerden birinde, adak kanının akıtılması için yapılmış sunağa ait parça bulundu. Bizans döneminde yağmalanmış.” dedi.
Mescidin kubbesinde 1955 yılında yapılan çalışma esnasında Bizans döneminden amforaların bulunduğunu ifade eden arkeolog Murat Sav, “Bu amforalara hiç dokunulmadan çatıda bırakılmışlardı. Sonra buradaki çalışmalar esnasında amforalara herhangi bir zarar verilmesin diye arkeolojik kazı yürütüldü. Tahmin ettiğimiz amforalara ulaştık. Amforalar kubbe etrafını 360 derece boyunca çeviriyor. Buradaki amforaları 11-12. yüzyıllar civarında tarihlendirdik. Biz de bir karar aldık. Amforaların alınıp tamir edilmesi bir zarara yol açacağı için herhangi yerinde alma gibi bir şey söz konusu olmadı. Amforaları bulduğumuz haliyle koruduk.” dedi.
(Anadolu ve Mezopotamya İnsanları Ritüellerde Marihuana Kullanıyordu)
Pagan mezarlığı ve Şeyh Süleyman Camii’nin deprem ve yangınlardan etkilendiğini ifade eden Sav, “Osmanlı döneminde 18. ve 19. yüzyılda inanılmaz derecede fazla yangınlar var. Burası Çırçır olarak da bilinen bir semt. Burada çok yangınlar yaşanıyor. Hatta 20. yüzyılın başlarında bu bölgede geniş kapsamlı yangınlar var. Bu yangınlardan yapımız da etkilenmiş. 1754 ve 1766 depremlerinde Şeyh Süleyman Mescidi de bir nebze etkileniyor. Üstüne de bir yangın geçiriyor. Bundan sonra onarıma tabi tutuluyor” diye konuştu.
Mezar yapısında Bizans döneminin çeşitli müdahalelerinin görüldüğünü aktaran Sav, “Özellikle de ayaklarda vesaire. İstanbul’daki korunmuşluk olarak suriçi kesiminde günümüze ulaşan çok rahatlıkla ünik yapıdır diyebiliriz. Bu yapımızı da benzer dönem 4. ya da 5. yüzyıla tarihlendiriyoruz. Balabanağa Mescidi’nin altındaki yapı da çoklu mezar yapısıydı. Ne yazık ki geçen süreçte kaybedildi. Onun dışında birkaç tane benzer örnek olsa da şu şekliyle bir yapımız İstanbul’da mevcut değil. Hem şu planla hem de korunmuşluk özelliğiyle” şeklinde konuştu.
İHA
You must be logged in to post a comment Login