Sıçanlardaki Değişiklikler ‘Hobbit’lerin Yaşam Alanını Aydınlatıyor

Zaman içinde değişen sıçan boyutları üzerine yapılan bir çalışma, küçük olmaları nedeniyle ‘Hobbit’ olarak adlandırılan gizemli Homo floresiensis’in yaşam alanlarına dair fikir veriyor.

Homo floresiensis bireyin canlandırması.

Çalışma, 2003’te Homo floresiensis’in keşfedildiği Endonezya’daki mağarada, temel olarak ön ve arka bacaklar olmak üzere binlerce kemirgen kemiğinin analizine dayanıyor. Sonuçlar, yerel yaşam alanının 100.000 yıldan daha önce çoğunlukla açık meralar şeklinde olduğunu, ancak 60.000 yıl önce hızla daha kapalı bir ortama kaymaya başladığını gösteriyor.

Çalışmanın baş yazarı Elizabeth Grace Veatch, “Araştırmamız, zaman içinde ekolojik değişimi yorumlamak için sıçanların bacak kemiklerini bu şekilde kullanan ilk araştırma olma özelliğinde ve Homo Floresiensis dönemindeki yerel çevre için yeni kanıtlar sunuyor.” diyor.

(Hobbitlerin Köken Sorunu Nihayet Çözüldü)

Homo floresiensis bireyleri sadece 1 metre boyundaydı ve yaklaşık 190.000 ila 50.000 yıl önce doğu Endonezya’daki okyanus adası Flores adasında yaşadığı biliniyor.

Bu minik homininler, adayı dev Komodo ejderleri, 2 metre uzunluğunda leylekler, 2 metre kanat açıklığına sahip akbabalar ve cüce Stegodonlar da (küçük boyutlu filler) dahil olmak üzere, bir Tolkien romanı sayfalarından gelmiş olabilecek hayvanlarla paylaşıyordu.

Ancak araştırmanın baş yazarı Veatch’in ilgisini en çok fareler çekti.

Sıçangiller, diğer tüm memeli gruplardan taksonomik olarak daha çeşitlidir ve dünyanın hemen her yerinde bulunur. “Birçok ekolojik alanı işgal eden çok çeşitli davranışlar sergilerler. Küçük memeliler genellikle ekolojik değişimlere karşı duyarlı oldukları için, bir ortamda neler olup bittiği hakkında size çok şey söyleyebilirler.”

Çalışmada kullanılan Liang Bua sıçan türlerinin grafiği. C: Liang Bua araştırma ekibi

Çalışma, Homo floresiensis’in kısmi iskeletlerinin bulunduğu Liang Bua olarak bilinen kireçtaşı mağarasından elde edilen kalıntılar, taş aletler ve hayvan kalıntıları (çoğunlukla sıçanlar) ile yapıldı. Aslında, şimdiye kadar mağarada tespit edilen 275.000 hayvan kemiğinden, %80’i kemirgenlere aitti.

Çalışma yaklaşık 10.000 Liang Bua sıçan kemiğini kapsıyordu. Kalıntılar, fare büyüklüğündeki Rattus hainaldi’den, büyük ölçüde Flores dev faresi olarak bilinen kedi büyüklüğündeki Papagomys armandvillei’ye kadar farklı büyüklüklerde beş türe yayıldı. Kemikler sınıflandırıldıktan sonra araştırmacılar bunları doğrudan hem türe hem de çevresel türlere bağlayabiliyor.

Sıçanlar yeni ortamlara uyum sağlayabilirken, farklı türlerin morfolojileri tercih ettikleri ortama adapte olma eğiliminde olur. Örneğin, araştırmaya dahil edilen orta büyüklükteki Komodomys rintjanus’un habitatı, öncelikle kısmi ormanlarla aralıklı açık çayırlıklardır. Buna karşılık, minik R. hainaldi ve dev P. armandvillei, hem daha kapalı hem de yarı kapalı ormanlık yaşam alanlarını tercih eder.

(Günümüz Pigmeleri Aynı Adada Yaşamış Hobbitlerle İlişkili Çıkmadı)

Farklı sıçan türlerinin zaman içerisindeki göreceli bolluğunu takip etmek, 100.000 yıl önce yerel ekolojinin çoğunlukla açık otlak olduğunu, yaklaşık 60.000 yıl önce ise daha kapalı, ormanlık bir habitata geçiş yaptığını gösteriyor. Bu dönem aynı zamanda, Homo floresiensisler, cüce filler, dev leylekler, akbabalar ve Komodo ejderlerine ait kalıntıların da Liang Bua’dan kaybolduğu döneme denk geliyor.

Kanıtlar Homo floresiensis’in, cüce fillerin, leyleklerin ve akbabaların bir parçası olabilecekleri daha açık yaşam alanlarını tercih etmiş olabileceğini gösteriyor. Yaşam alanı değiştikçe, ormanlık hale geldikçe, Homo floresiensis muhtemelen Liang Bua bölgesini terk etti ve bu hayvanları adanın başka yerlerinde daha açık yaşam alanlarına kadar takip etti.

“Homo floresiensis ile ilgili birçok gizem var ve Liang Bua sıçan kemikleri bunlardan bazılarının çözülmesine yardımcı olabilir.”

Önemli sorulardan biri de Homo floresiensis bireylerinin, küçük hayvanları avlayıp avlamadığı.

“İlk atalarımız, avlanma ya da leşçilik yoluyla çoğunlukla büyük hayvanları tüketmeye adapte olmuştu. Büyük avlar hiç kuşkusuz kritik bir gıda kaynağı haline geldi; bu da sosyal işbirliği ve beyin genişlemesi de dahil olmak üzere çok sayıda sosyal ve fizyolojik adaptasyonla sonuçlandı. Bununla birlikte, küçük hayvan avcılığının erken evrimimizde oynadığı rolün (eğer varsa) ne kadar az olduğu biliniyor.”

Liang Bua mağarası, küçük beyinli bir hominin olan Homo floresiensis’lerin, cüce fil gibi büyük bir hayvan kaynağı ve dev Flores sıçan ve diğer sıçan türleri gibi küçük hayvan kaynağı varken, ne avlayabileceğini araştırmak için ideal bir fırsat sunuyor.

Veatch, Liang Bua bölgesinde, Flores sıçanlarının yakalanmasının ne kadar zor olacağını belirlemek için deneyler de dahil olmak üzere saha çalışmaları yürütüyor. Ayrıca şu anda mağara bölgesinden kemiklerin çoğunun depolandığı Pusat Penelitian Arkeologi Nasional (ARKENAS) Müzesi’nde araştırma yapıyor.

Herhangi bir kesim izinin (aletlerle kasaplık yapıldığını belirten) veya baykuş veya diğer yırtıcı kuşlar tarafından sindirildiğini gösteren oyukların olup olmadığını belirlemek için büyük bir kemik örneğini analiz ediyor.


Emory Health Sciences. 13 Mart 2019.

Makale: E. Grace Veatch, Matthew W. Tocheri, Thomas Sutikna, Kate McGrath, E. Wahyu Saptomo, Jatmiko, Kristofer M. Helgen. Temporal shifts in the distribution of murine rodent body size classes at Liang Bua (Flores, Indonesia) reveal new insights into the paleoecology of Homo floresiensis and associated fauna. Journal of Human Evolution, 2019; 130: 45.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login