İsrail’deki En Erken İsa Tasviri Keşfedildi

Emma Maayan-Fanar, İsa’nın suretini gördüğünde boğucu çöl güneşinin altında bir gölgelik aramaktaydı.

İsrail’deki Hayfa Üniversitesi’nden sanat tarihçisi Emma Mayaan-Fanar bir süredir, Negev Çölü’nde yer alan Shivta kentinin antik kilise ve evlerindeki taş pervazlar üzerine kazınmış haç ve diğer motifleri inceliyordu.

Aylardan Şubat olmasına rağmen çölde hava biraz olsun soğumamıştı, neyse ki Mayaan-Fanar kentte ayakta kalmayı başarmış az sayıda çatıdan birinin altında, antik kentteki üç harabe kiliseden en kuzeyde olanının vaftizhanesinde, kendine bir gölgelik bulabilmişti.

İşte tam o anda binanın tavanına yaklaşık 1.500 yıl önce çizilmiş İsa’nın Ürdün Nehri’ndeki vaftizini betimleyen bir resmin belli belirsiz kalıntılarından ona bakan gözleri gördü.

Yaptığı keşfin heyecanıyla, vaftizhanenin tavan taşlarındaki tasvirin resmini çekmesi için Shivta’da çalışan akademik ekibin fotoğrafçısı olan eşi Dror Maayan’ı aradı. 2017’de yapılan keşfin sonuçları geçtiğimiz günlerde Antiquity dergisinde yayımlandı.

300 Yıllık İsa Heykelinin Poposunda Gizli Not Bulundu)

Ciddi ölçüde aşınmış resmin şu ana kadar İsrail’de bulunmuş en eski İsa temsili ve o dönemden yüzünün detaylarını gösteren az sayıdaki tasvirden biri olduğu düşünülüyor.

Bu antik çöl kentindeki Hristiyan kalıntılarının MS dört ila altıncı yüzyıl arasına tarihlendiğine inanılıyor.

Antik Resimler

Birkaç yıl önce yine Shivta’da, üç harabe kilisenin en güneyindekinde, bulunan diğer bir resimde İsa’nın ölümünden bir yüzyıl sonra yazıldığı düşünülen Hristiyan İncilleri’nde anlatılan kilit olaylardan biri olan İsa’nın tecellisi tasvir ediliyor.

Yine ciddi ölçüde aşınmış durumda olan bu tasvirde İsa’nın yalnızca hatları ve tek bir kaşı görülüyor.

Vaftizhanenin tavanında bulunan tasvirde yüzünün büyük bir kısmı gözüken İsa, kısa kıvırcık saçlı genç bir adam olarak gösteriliyor. 

MS 6. yüzyılda çizildiği düşünülen ciddi ölçüde aşınmış bu İsa tasviri yalnızca doğru ışıkta veya yüksek çözünürlüklü fotoğraflarla görülebiliyor. C: Dror Maayan/Emma Maayan

Kısa saçlı İsa ikonografisinin Bizans İmparatorluğu’nun doğusunda, özellikle Mısır, Suriye ve Filistin bölgesinde yaygın olduğunu, ancak nihayetinde bu tür tasvirlerin yerini günümüze daha çok örneği kalmış uzun saçlı İsa betimlemelerinin aldığını söylüyor. 

Mayaan-Fanar’a göre Ürdün Nehri’ndeki vaftizi bir “yeniden doğuş”u simgelediği için İsa burada oldukça genç bir adam olarak resmedilmiş.. Aynı sebepten dolayı tasvirde, Hristiyan İncilleri’nde İsa’yı vaftiz ettiği söylenen Vaftizci Yahya, daha büyük bir figür olarak resmedilmiş.

(Mısır’da İsa’nın Doğuşu Sahnesine Benzeyen 5000 Yıllık Kaya Resmi Bulundu)

Mayaan-Fanar ve meslektaşları vaftizhanede bulunan tasvir üzerine yayımladıkları çalışmada, İsa’nın kısa kıvırcık saçlı, yüzü ve burnu uzun, gözleri iri genç bir adam olarak betimlendiğini rapor ediyor. Çalışmada belirtildiğine göre İsa’nın görünümü, İnciller’de zaten belirtilmeyen gerçek görünümünden ziyade altıncı yüzyıl geleneğine uygun olarak verilmiş.

Arabistanlı Lawrence

Shivta kenti, İsrail’in Beerşeba şehrinin 40 kilometre güneybatısında yer alıyor. Şu an milli park statüsünde olan bölge, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’ne alınmış.

Kuzeydeki kilise İsrail’in güneyinde yer alan çöl kenti Shivta’nın MS dört ile altıncı yüzyıllar arasında inşa edildiği düşünülen üç antik kilisesinden biri. C: Dror Maayan

Bu çöl kenti en az birinci yüzyıla tarihleniyor. Kentin daha sonraki Bizans dönemlerinde Sina Yarımadası’ndaki Azize Katerina Manastırı’na giden Hristiyan keşişler için bir durak noktası olduğu düşünülüyor.

 Altıncı yüzyıldan dokuzuncu yüzyıla kadar süren erken İslam Dönemi boyunca Shivta’nın nüfusu azalmış, 19. yüzyılda yeniden keşfedilene kadar terk edilmişti.    

Shivta’daki harabeler 1870’lerde İngiliz arkeologlar tarafından keşfedildi, bilimsel olaraksa ilk kez C. L Woolley ve T. E Lawrence tarafından incelendi. Lawrence, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Türkleri’nin yönetimine karşı düzenlenen Arap Ayaklanmasının lideri Arabistanlı Lawrence olarak tanınacaktı.

Mayaan-Fanar, 1920’lerde, harabeye dönmüş bu çöl kentini inceleyen arkeologların, kuzeydeki kilisenin vaftizhanesinin tavanında bir resmin izlerinin bulunduğunu kısaca not ettiğini,ancak bu konuda herhangi bir detay kaydedilmediğini söylüyor.

Yüksek çözünürlüklü fotoğraf ekipmanları kullanılarak birbiri ardına yapılmış çalışmaların ve resmin bulunduğu dönemde vaftizhanedeki ışık koşullarının İsa tasvirinin yeniden görülebilmesini sağladığını belirten Mayaan-Fanar,  “Yanınızda iyi bir kamera ve iyi bir fotoğrafçı yoksa, hiçbir şey göremezsiniz. Tasvir, modern konservasyon yöntemleri kullanılarak mümkün olduğunca iyileştirilecek. Bu işlem çok dikkatli yapılmalı. Tasvir, çok hassas durumda. Kanımca, aşınmanın altında çok daha fazla şey gizli. Bu aslında daha büyük ve detaylı bir resim” diyor.  


Live Science. 27 Kasım 2018.

Makale: Maayan-Fanar, E., Linn, R., Tepper, Y., & Bar-Oz, G. (2018). Christ’s face revealed at Shivta: an Early Byzantine wall painting in the desert of the Holy Land. Antiquity, 92(364).

Ege Üniversitesi Mütercim Tercümanlık bölümü mezunu. Arkeoloji ve özellikle sanat tarihini çok seviyor.

You must be logged in to post a comment Login