Gelişmiş Fizik Yöntemleri Arkeoloji İçin Kullanılıyor

İnsan gözü mükemmel bir evrim süreci geçirmiştir. Ancak gözümüzle görebildiklerimiz sadece o varlığa ait dış çeperden ibaret. Detaylar ise baktığımız nesnelerin içerisinde ne olduğunda saklı.

Arkeolojik alanlarda yürütülen jeofizik yöntemlerinden biri.

Mesela kırılmış bir femur kemiğini görmek için, gözümüzün çok ötesinde bir görüş kabiliyeti ile X ışınları kullanılarak metal bir levha üzerinde derinin içerisindeki kırık tespit edilebiliyor. Bir grup arkeolog ise bu yöntemin yamaçlara gömülmüş antik yerleşimleri bulmak için kullanılabileceğini öne sürüyor. Ancak geliştirilmek istenen yöntem X-ışınları yerine üst atmosferden sürekli olarak aşağı yağan Müon parçacıklarını kullanacak şekilde dizayn edildi.

“Müon” için elektronun ağır bir kuzeni yakıştırılması yapılabilir. Kozmik ışın olarak da bilinen tek atomlu meteoritler olan Müonlar, Dünya atmosferi ile çarpıştıklarında ortaya çıkarlar. Aslında elimizi havaya kaldırdığımızda her saniye içinde birkaç Müon elimizden geçmekte.

Müon ışınları temsil eden bir canlandırma.

Texas Teknoloji Üniversitesi’nden  Nural Akchruin ve Shuichi Kunori başkanlığında öğrencilerin de dahil olduğu bir proje kapsamında araştırmacılar, bir röntgen film gibi davranacak dedektörler geliştiriyorlar. Dedektörler basit bir şekilde açıklamak gerekirse müonlardan kalan desenleri bir görüntü haline dönüştürecek çalışıyor.

Dedektörler ilk olarak ülkemizde yapılacak araştırmalarda test edilecek. Arkeologlar bu dedektörlerin tepelerin iç yapısı hakkında şu ana kadar geliştirilmiş olan jeoradar tekniklerinin ötesinde bir görüntü ortaya koyabilmeyi ve araştırma hızına ve yöntemine katkı sağlayabilmeyi öngörüyor.

Araştırmacılar müon ışınlarının kullanılması altındaki nedeni şöyle açıklıyor; “X- ışınları gibi müonlar kalın, yoğun malzemeler tarafından kolayca emilir ancak daha hafifi materyalleri dolaşabilirler. Bu yüzden müonlar kayalara ya da duvarlara çarptıklarında duracaklar ancak gömülü bir mağarada ya da odada kolayca hareket edeceklerdir.”

Jeoradar teknikleri ile ortaya çıkan örnek sonuçlardan biri.

Yani geliştirilen dedektör çarpan kozmik ışın miktarlarını ölçecek ve bunun bir haritalandırma yaparak anlamlı veriler çıkarmaya çalışacak.

Aslında yeraltı yapılarını araştırmak için kozmik müonları kullanma tekniği bundan yarım yüzyıl önce geliştirilmişti. Nobel ödüllü bir fizikçi olan Luis Alvarez, bu tekniği Mısır’ın üç büyük piramidinden birinin içi hakkında bilgi toplayabilmek için kullandı. O zamandan beri bu teknik kazılması ya da anlaşılması imkansız gizli odalar için ya da yanardağların lav içeriğini tahmin edebilmek için kullanılıyor.

Ancak bu tekniğin her alan içinde uygulanır olmadığı biliniyor. Nitekim müon hareketlerinin tespiti ve detaylı bir şekilde veri oluşturabilmesi için bu veriyi en sağlıklı şekilde depolayacak bir dedektöre ihtiyaç duyuluyor. Aslında araştırmacıların yaptığı, tekniği geliştirmenin de ötesinde, tekniğin sonuçlarının daha verimli toplanmasına yarayacak aletleri geliştirmek.

Her alan için uygun olabilecek bir prototip üzerinde çalışan araştırmacılar, geliştirdikleri dizaynları simülasyonlar üzerinde denemeye başlamış durumdalar. Denemeler ve en uyguna yakın sonuçlanması beklenen simülasyonlar sonucunda bu sonbaharda dedektöre ait ilk prototipin oluşturulacak ve kullanılabilir şekilde araştırmalara başlanabilecek.

Tutankamon’un Mezarındaki Gizli Oda Netliğe Kavuşacak

2.000 Yıllık İkiz Heykelinizi Bulun


Symmetry Mag

Anadolu Üniversitesi'nde Arkeoloji bölümü okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi'nde Tarih öncesi bölümünde yüksek lisans yaptı. Şimdi İstanbul Üniversitesi Tarih öncesi bölümünde doktora yapıyor. İletişim: bayramtolunay@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login