15 Enstrümanla Dünya Müzik Tarihi

Antik Mısırlılardan Kuzey Sámi halkına kadar müzik, dünyadaki toplumların ayrılmaz bir parçası oldu. The British Museum, 2018’de gerçekleşen müzenin ilk büyük müzikal festivali çerçevesinde galerilerini, geleneksel Hint müziği ve Çin kunqu operasından Stockhausen, Berio ve Ligeti gibi bestecilerin 20. yüzyıl avangard eserlerine kadar dünyanın dört bir yanından gelen müziğin sesiyle doldurdu. Bu eşsiz performansların yanı sıra, müze küratörleri ayrıca dünyanın dört bir yanından gelen 15 olağanüstü enstrümanla Dünya Müzik Tarihi’ni anlatan bir liste hazırladı.

1. Mezopotamya Liri

Gümüş lir Ur Kraliyet Mezarlığı, günümüz güney Irak’ta, M.Ö. 2600.

Bu görkemli gümüş lir, 4.000 yılı aşkın bir süre önce Mezopotamya’da çalındı. Müzik, antik Mezopotamya’da pek çok kutlama ve ritüelin önemli bir parçasıydı. Lir, gümüş ve kırmızı kireçtaşlarından yapılmıştır. Çerçeve, akort düzenleyiciler ve teller, çürümüş ahşap parçalarının kalıplarından yapılan modern kopyalarıdır. Boğanın başının altındaki dekore edilmiş paneller bir alageyiği ve tepedeki bir ağacı, bir keçiye saldıran aslanları ve ceylanlara saldıran bir diğer aslanı göstermektedir.

2. Ortaçağ’dan bir citole

Ahşap, gümüş ve altından yapılmış citole. İngiltere, 1280-1330.

Zengin yaprak süsleriyle donatılmış bu enstrümanın ilginç bir hikayesi var. Orijinalinde genellikle dört telli bir ortaçağ gitar benzeri enstrüman olan citale olarak 1280 ile 1330 arasında yapılmış. Ancak, 16. yüzyılda ya da daha sonra kemanın daha çok rağbet gördüğü bir dönemde bir kemana dönüştürüldüğü için etkileyicidir. Kraliçe Elizabeth I ve sözde sevgilisi Robert Dudley’nin arması, ana baştaki gümüş tabakta görünür.

3. Antik Mısır’dan Arp

Ahşap Arp, Teb, Mısır, Yeni Krallık (c. 1550–1070).

Son derece iyi dekore edilmiş bu gibi arplar sıklıkla mezar duvarlarını kaplayan sahnelerde görülen antik Mısır şölenlerinde çalınırdı. Bu örnek, 3.000 yıldan daha eski bir mezarın içinde bulundu. Arp tasvirleri, kendilerine lut ya da obua gibi diğer enstrümanlarla ve şarkılarla da eşlik edildiğini gösterir. Şölenlerde söylenen şarkılar genellikle tanrı ve tanrıçalara adanırdı.  

4. Arap udu

Sedir, Hint gül ağacı, abanoz ve kemikten yapılmış Arap udu, Basra, Irak, 1981

Bu Arap udu (oud/lute) Iraklı ünlü ud ustası Fawzi Monshid tarafından 1981’de, Basra’da yapıldı. Sedir ağacından tablası, abanoz, gül ağacı ve kemikten yapılmış dekoratif detaylara sahiptir ve ön kısmı kuzey Hindistan gül ağacı şeritlerinden yapılmıştır. Bu güzel enstrüman yüzyıllardır Orta Doğu müziği ile eşanlamlı olmuştur ve ‘lute’ kelimesi aslında Arapça al-oud’dan gelmektedir. 

5. Kıbrıs’tan bir lir çalan kadın heykeli

Lir çalan kadın heykeli, Kıbrıs, MÖ 300–250

Liri ile birlikte betimlenmiş bu kireçtaşı heykel, antik Kıbrıs’ta MÖ 300-250 civarında bir tapınakta sonsuzluk tanrılarını eğlendirmek ve onurlandırmak için adanmıştır. Bu heykel türü, büyük dini bayramlarda rahibe olarak yer alan üst düzey kadınları temsil ediyor. Kıyafeti ve mücevherleri onun bir üst sınıf üyesi olduğunu gösterirken, çelenk de ibadet eden biri olduğuna işaret eder. Bu heykelin tamamı büyük olasılıkla boyalıydı ve lirin kırmızı renkli telleri hala hafifçe görülebilir.

6. Ünlü bir sanatçının hiciv gravürü

George Cruikshank (1792–1878), Filarmoni Topluğu’ndan ünlü bir sanatçı. El boyama, gravür, 10 Mayıs 1818.

George Cruikshank tarafından yapılan bu hiciv gravür, P Spagnoletti (1768-1834) olduğu düşünülen bir kemancının portresidir. Yaklaşık 30 yıl boyunca Kralın Tiyatrosu’nda (Opera) orkestra yönetmişti ve 1813’de kurulan Filarmoni Derneği’nin ilk ortaklarından biriydi. Keman, sanatçının yüzünü oluştururken ses delikleri ise gözleri ve burnu simgeliyor.

7. Hydraulis

Bronz Roma madalyonu üzerindeki Hydraulis betimi, MS 4. yy.

MÖ 3. yüzyılda icat edilen su organı (hydraulis), klasik antik dönemin en gösterişli müzik aletiydi. Bu örnekte, izleyicilere dönük şekilde oturan müzisyenin arkasında borular görülebilmektedir. Çalarken, tanktaki su basıncını ses perdeleri olarak boruların içinden geçirirken yardım gerektiren uzun kulplu pompaları müzisyenin her iki tarafında da görülmektedir. Kiliselerle özdeşleşmiş tarihine kıyasla kana susamış bir amaç içerse de, Roma sanatında, bazen gladyatör savaşına eşlik eden su organları tasvir edilir.

8. Çin Flütü

Yaldız süslemeli, şeffaf sır ve ipek püsküllü porselen flüt. Dehua, Fujian Eyaleti, Qing Hanedanı, MS 1800-1900. Sör Percival David Koleksiyonu’ndan.

MS 1600-1911 dönemine ait Dehua porselenleri, granül şekeri gibi beyaz bir gövdeye sahip, maviye çalan ya da krem renginde sırlı figürler ve kaplarla tipikleşmiştir. Bu seramiklerin saf beyazlığı, içerisindeki demirin nispi yokluğundan kaynaklanmaktadır ki aslında kullanılan kil, demir oksidin iki katı miktarıdır. Bu flüt, ağızlığında Çince’de saf anlamına sahip 清 (Qing) karakterine sahiptir.

9. Yahudi shofar’ı 

Yahudi shofar’ı. Avrupa, 18–19 yy.

Bu müzik aleti bir koç boynuzundan yapılmıştır ve günümüzde ağırlıklı olarak Rosh Hashanah (Yeni Yıl) ve YomKippur (Kefaret Günü) kutsal günleri boyunca sinagoglarda kullanılmaktadır. Kendine özgü bir sesi vardır ve üflendiğinde detaylı bir ses ve nota dizisiyle üflenir. Törensel durumlarda shofar çalınması geleneği incil döneminde ortaya çıkmıştır. İlk olarak Çıkış Kitabı’nda, Tanrı’nın Sina Dağı’nda kendisini gösterdiği ve shofar’ın sesiyle İsrailliler huşu içinde titrettiğinden bahsedilir.

10. Aulos – Eski Yunan müziğinin tek ya da çift dilli kavalı

Ahşap Aulos (Kaval), MÖ 4-5 yy’a tarihlendiği düşünüşüyor

Antik Yunanistan’da ne zaman bir topluluk bir araya gelse, her zaman onlara eşlik eden bir müzik de olurdu. Evlilik ve doğum gibi mutlu olayları kutlamak için neşeli şarkılar, ölünün ardından söylenen ağıtlar, hasat ve üretim zamanı söyledikleri, aşk için söyledikleri, içki içerken söyledikleri, hatta şifa için söyledikleri şarkıları vardı.  Aulos (Grekçe: αὐλός, çoğul: αὐλοί, ”auloi”, Romalılarda Tibia) genellikle ikili olarak, her biri bir elle tutulan ve ikisi de aynı anda üflenen, ağaç ya da metal iki kavaldan oluşurdu. Yunan Tiyatrosunda da kullanılırlardı. 

11. Tibet Trompeti 

Sarmal deniz kabuğu şeklindeki trompet, Tibet, 18-19. yy

Bunun gibi trompetler Asya’da Budist tapınaklarında rahiplere çağrı için kullanılırdı ve genellikle dokuma şeritlerle süslenirlerdi. Fotoğraftaki bu büyük örnek bir deniz kabuğundan yapılmış ve yaldızlı bakır ve yarı değerli taşlarla süslenmiş çarpıcı bir ejderha betimi, lacivert taştan yapılmış gökyüzünün üzerinde süzülüyor.  

12. Sámi Davulu  

Sámi Davulu

Tahta ve ren geyiği derisinden yapılan bu davullar, vatanı Kuzey Norveç, İsveç, Finlandiya ve Rusya’daki Kola Yarımadası bölgelerini kapsayan Sámi halkının hayatta kalması için önemli bir araçtı. Bu davullar bir şamanın ya da noaidi‘nin elinde, tüm topluluğun korunmasına yardımcı olabilecek sihirli silahlardı. Titrek bir ateşin önünde, noaiditransa geçmek için davulu ritim eşliğinde çalar ve bir uyuşturucu olarak bu sesi kullanırdı. Fotoğraftaki davul, Sámi kültürü tarafından nesiller boyu kullanılan bu “sihirli” davulların en eski örneklerinden biri olabilir.

13. Akan Davulu

Ghana’da yapılmış Akan Davulu, 18. yüzyıl

Bu davul, bulunan en eski Afrikalı-Amerikalı objelerden biridir. Batı Afrika’daki Gana Akan halkı tarafından ahşap, bitkisel lif ve geyik derisinden yapılmış bu davul, dini törenlerde veya sosyal etkinliklerde topluluğun bir parçası olarak açık bir elle vurularak çalınırdı. Muhtemelen 18. yüzyılın başlarında Virginia’ya gelen bir köle gemisiyle Amerika’ya getirildi. Köleliğin zulmüne rağmen, Afrika müzik gelenekleri sömürge Amerika’da devam etti ve bu sayede pek çok farklı müzik türü ortaya çıktı. 

14. Endonezya Metalafonu 

Metalafon (Saron), Java Adası, Endonezya, geç 18. yy, erken 19. yy

Saron ahşap bir çerçevenin üstünde yedi bronz tuşa sahip bir Endonezya metalofonudur. Tahta ya da manda boynuzundan yapılmış bir tokmak ile çalınır. Çoğunlukla Java ve Bali’de kullanılan bu enstrüman, gamelan olarak bilinen orkestra grubunun bir parçasıdır. Endonezya kültürünün ayrılmaz bir parçası olan gamelanlar normalde dans ve kukla (wayang) performanslarına, ritüel ve törenlere eşlik eder.

15. Antik Kıbrıs’tan çıngırak

Domuz şeklindeki terakota çıngırak, Kıbrıs, MÖ 300-100

Antik Kıbrıs’tan sevimli bir domuz şeklindeki bu çıngırak, MÖ 300-100 arasına tarihlendirilmekte. Pişmiş topraktan yapılmış bu enstrüman, ritim tutmak ya da tıkırdayan sesiyle kötü ruhları korkutmak için kullanılmış olabilir. Çocuk mezarlarında da birkaç örnek bulunduğundan, oyuncak olabileceği de yine ihtimaller arasındadır.


British Museum Blog

Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümünü bitirdikten sonra, Uludağ Üniversitesi'nde Arkeoloji Yüksek Lisansı'nı tamamladı. Daha sonra, İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Bölümü'nde ikinci yüksek lisansına başladı ve Kültür Mirası üzerine odaklandığı bu programdan Kültür Mirası ve İletişim konulu teziyle mezun oldu.

You must be logged in to post a comment Login